melih gökçek vs kemal kılıçdaroğlu

entry295 galeri
    172.
  1. amacının, "yolsuzluğu kim yapıyor?", "yolsuzluk yapılıyor mu?" gibi soruların cevabının verilmesinin olduğu yüzleşmedir.

    sadece bir konu üzerine konuşulup bitmek zorunda kalmıştır ama görünüyor ki, yolsuzluk vardır ve bunu tek taraf yapmamıştır. ankara'dan(diğer kentlerde tabii) gelmiş geçmiş belediyelerin çoğu(hatta tümü) yolsuzluğu çeşitli yöntemlerle, hatta hatta bazen aynı yöntemlerle yapmışlardır. bunu nereden anlıyoruz? bunu, iki tarafında cevapsız kalan onlarca sorusundan anlıyoruz.

    sorular hep cevapsız kaldı ama inanıyorum ki, her zaman olduğu gibi halk yanıtları görmüştür. ancak şöyle bir değerlendirme yapmak gerekirse, bu tür vs.li diyaloglarda genelde kazanan, ön plana çıkan bir kimse gösterilir. bu da halkın gözünde kesinliklikle kılıçdaroğlu olmuştur. sebebi de, melih gökçek'in tartışma kültüründen uzak oluşu ve soruları engellemesidir.

    melih gökçek diyor ki; "sorularıma cevap verin."

    peki gökçek, kılıçdaroğlunun yönelttiği soruların kaçına yanıt verebildi. yaptığı tek şey, cevap veremediği soruların fazlalaşmasını engellemekti ve bunu, oturumu yarıda kestirerek başarmış oldu.

    yine gökçek diyor ki; "konunun başka yerlere gelmesine izin vermem."

    madem böyle bir şeyi uygun görmüyordu gökçek, o zaman yanında belge olarak neden o kadar konu dışı iddaa getirdi. kılıçdaroğlu'nun da dediği gibi, neden diğer sorulardan korktu. hatta sorular, "diğer soru" niteliğinde bile değilken.

    melih gökçek, herşeyden yoksun olduğu gibi tartışma kültüründen de yoksun olduğu için bu oturum yarıda kalmıştır ama bunu gökçek'in izlemiş olduğu bir strateji olarakta görebiliriz. normal şartlar altında soru sorulur ve cevap gelmezse, cevap veremiyorsunuz der geçilir ve uğur dündar'ın da dediği gibi bu soru ve cevabın veya cevapsız sorunun yorumunu halk yapacaktır ve önemli olan da zaten halkın yapacağı yorumdur. neden 1-2 soru da bu kadar takılma oldu merak içerisindeyim doğrusu.

    sorular cevapsızdı, ne kılıçdaroğlu'nun ne de gökçek'in vereceği cevap vardı. somut örnekle açıklamak gerekirse; futbol'da bir altın kural vardır. hücumunuz çok iyi olabilir ama defansınız kötüyse, kaybedersiniz. bugün iki tarafta iyi saldırdı lakin ikisinin de müdafaası eksikti. yalnız 2-3 sorunun cevabını yarım yamalak verme şansı buldular. evet bu bir şanstı, çünkü melih gökçek'in susması, allah'ın bir lütfu gibiydi adeta. kafamı dinledim o sıralarda.

    uzun lafın kısası, chp ve akp hükümetlerinin daima yolsuzluk yaptığını ve melih gökçek'in adını koyduğu şerefsizlik kelimesinin ikisine de yapıştırılması gerektiğini gösteren bir tartışma oldu. ama dediğim gibi elbet bir ön planda duran kimse olur. ve o da, halkın gözünde kılıçdaroğlu olacaktır.

    ancak bir belediye başkanının böyle bir üslup içermesi beni üzüyor. artık kasımpaşa üslubu mu deriz ne deriz bilmem ama, baş kimseler böyle bir üslup takınırken halktan ne beklenir, beni üzüyor doğrusu. kadın programlarındaki tartışmalar gibiydi. belediyeler halkı beceriyor ve bunun üzerine bir tartışma dönüyordu. dönemedi...
    6 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük