bir abimle bazı oyuncuların sağlam yapımlarda oynamalarından dolayı ün kazandıgı, aslında o kadar da iyi oyuncu olmadıkları konusunda tartısıyorduk. ben keanu reevesın bunlardan bırı oldugunu soyledim. sevgili abimde bana bu filmini izlememi ardından tekrar tartısmamızı soyledi.
şimdi ben keanu reeves i severim. bunu unutmadan asagıdaki yazılanları okuyalım beraber.
uyarı: aşırı spoiler vardır.
filmin konusu biraz klise gelebilir. yeşilcam ya da fransızların sözde sanat filmlerinin bircogunda oldugu gibi.
ama her kliseyi de bir kült yaratır. bazen istisnai olan ikinci uyarlamalar bunu değiştirebilir.. orn. karate kid
oyuncular;
nelson: keanu reeves
sara: charlize theron
filmin kamera açıları aşırı boktan. neden derseniz eğer bir sahnede kamera yağmur altında sokakta sara ve nelson kardeşimizi çekerken bir sonraki sahnede nelson yatakta oturmus ıslak bir halde saranın kendisine erotik bir şekilde gelmesini bekliyor. ara sahne nerde?? nelson ''ok tamam eve gelicem dedikten sonra beraber eve girip sen burda dur ben 5 adım oteden dramatik bir sekılde geleyim yoksa seks yapamayız'' mı dedi?? doğallık bunun neresinde?
sadece bu değil.. yan konulardan biri olan komsu cocugunun tekne yarışında bile kamera bir zoom yapıyor bir geniş açı alıyor ve buna ragmen teknenin ne yaptıgını nerde oldugunu anlayamıyorsunuz??
karakterlere gelelim... keanu reevesın canlandırdıgı karakter bir iskolik... bu ne demek?? prensıplerı hayatına o kadar hakim ki kolay kolay taviz vermez. hatta sevgilisine bile tek gecelik ilişki muamelesi yapıyor. sabah opucugu bile olmadan. o kadar prensıblı guya, ama sara hayatına girdiğinin gecesinde spor rutınını bırakıp tanımadıgı bir insan ile saçma bir gece yolculuğuna çıkıyor. ki dk lar bile bu karakter için çok onemliydi dimi?
yardımcı karakteri ise çok basit ve onemsiz. yani nelsonın işkolikliğini yeterince betimlemek için yazılmış ama ondan daha çok endişeli...
sara karakterine gelelim. charlize theronun canlandırdıgı. simdi normalde bu kadının sahip oldugu genişligi gerçek hayata uyarlayamazsın. ancak aşık olacagın ve tanıdıgın insan icin bu derece rahat ve ofansif davranabilirsin. ev adresini bulmak, kapı onunde çıgırtkanlık yapmak, kendını arabayla gezdırtmek aksı takdırde rezil etmek, bir suça karıştırtmak ve hiç tanımamana rağmen evine zorla kahve icmeye cagırmak. zorla!!! ancak aşık olacağını bilir isen bu rahatlıkla yapabilirsin.
ama senaryo geregi karakterler birbirlerine aşık olacagını bilmiyor. reel dunyada bunun sadece birisini yapsan dahi dava edilmek için hak kazanırsın. hatta bir erkek ''aaa boyle rahat ve ozguvenli davranırsam birisini etkileyip kendime aşık edebilirim, hadi yapayım'' dediği an tacizden iceri girer.
ve saranın yardımcı karakter(ler)ine gelelim. alt komsusu trans bir birey ile komsu cocugu abner. cocugun ana hikayeye getirdiği bir dram yok acıkcası. gereksiz demagoji olmus. trans birey ise garip ya ne translıgını iyi betimleyebilmis ne de komsulugunu. komsuluğa gore fazla cok fazla samımı. trans birisi olarak da asırı pasif. aynı zamanda nelsonın da rakibi. ama buna senaryo ikinci bir replik yahut sahne vermiyor. bu adam işkolikti hani. saglam bir reaksiyon bekliyordukk...
oyunculuklara da değinelim biraz... keanu reeves benı haklı cıkardı. berbat bır oyunculuk gosterdi. tabii senaryonunda etkisi var ama bunu birazdan acıklayacagım. iskolik oldugunu yansıtamamasından, uzerınde calıstıgı projenın tanıtımında gostermesı gereken asırı reaksıyonu yapamamasından hatta basıt bır sasırma eylemını(trans bıreyı gorunce) dahi yapamamasından tutun da noel baba kılıgıyla yaptıgı comeback e kadar berbattı. son sahnede de asırı kotuydu. alt tarafı gozlerın kapalı adımlar atıp hayalkırıklıgına ugrayacaksın. cok barız bır sekilde. nesını yapamadın...
nelsonun yan karakteri ıse senaryonun sundugu replik kadar dahi olsa becermis işini yine de... bunu anlayabiliyorsunuz zaten...
charlize ablamıza gelelim mi??? abi bu kadın oyuncu. senaryo gercekten berbat olmasına ragmen (bakın konu ıyı lakin senaryo berbat. bunu netleştirelim) charlıze ablamız çok iyi oynamıs. samimi mahalle kızından (ki burda aklıma zaz ın je veux şarkısının klibi geldi surekli) tutun ve o meshur ağlama sahnelerini de buna ekleyip final sahnesinde bulunan saçma replikteki mimiklere kadar herşeyi çok iyi yapmış.. dediğim gibi senarist çok kotu ilerletmiş olayı. o kadar saçma replikleri bile sırf bu kadın sayesınde kaliteli bir hale getirebilmiş.
sure konusuna gelince de 2 saat cok fazla bu filme. gercekten. izleyin ve dusunun. ana hikayeye yardımcı olmayan o kadar gereksiz detay ve sahne var ki...
son olarak değinmem gereken bir husus kaldı. bu da en iyi olanı. cunku filmi başka turlu kurtaramıyorsun.. o da müzikleri.. kimi enya nın only time sarkısını begenmis kimi de laura pausininin its not goodbye sarkısını begenmis. ben ise final sahnesinde giren amanda ghostun cellophane şarkısını çok begendim... zaten sahnelerin bu arka plandaki sarkıları olmasa bu etkiyi 'sevsen' yaratamazdı..
keanu yakışıklı oldugundan, charlize de güzel oldugundan bu filmdeler. kandırmayalım birbirimizi.. charlize yerine koy bir cırkın insan bak noluyo o zaman. keanu abimizin yakısıklılıgını betimlemek icin gomlegının cıktıgı anları goruyoruz. charlize icin hicbir şey gormemıze gerek yok. kadın aglayıp kusarken bıle cok guzel lan...
bu filmi sevip de romantikliğe yoranlar emin olun içlerinde bir şeye inanma ihtiyaçları oldugundan dolayı bu yorumu yapıyorlar.
son olarak buna kısas olacak bir film onerecegim ve buyrun oyunculuk gorun.... ''seven pounds'' ... ve nice hollywood dram ve romantik-komedi filmleri...