Ortaçağ hümanizmi merkezine Tanrı’yı alır. Pre modern dönemde Günlük hayat tanrı’ya göre şekillenmektedir. insanlar kendilerine yetecek para kadar çalışır geri kalan vaktini tanrı’ya ve ibadete ayırır. Aydınlar argüman ve teorilerini tanrı ve kelamına dayanarak meşrulaştırırlar. Tanrı’yı, akletme aracı olarak kullanırlar.
18. Yy düşünürleri antikaçağ’a dönerek protogoras’ın tanrı’nın varlığı yokluğu belli değildir o’nun üzerine düşünmek vakit kaybıdır diyerek insan her şeyin ölçüsüdür” ilkesiyle insanı merkeze alırlar. insan merkezli olduğu için sosyal hayatta üniversiteler, sanat alanları, hastaneler bu çevrenin içindedir. Bu dönemde akletme aracı olaral rasyo/akıl kullanılır. Akıl matematize edilir her şeye varlık nedeni sorulur. Bu bağlamda tanrı ile uğraşmak vakit kaybıdır çünkü soyuttur. Tam bu noktada martin heidegger’in; her şey için varlık nedeni talep eden aklın varlık nedeni nedir? Sorusunu cevaplamalıyız.
Pre-modern dönemin hümanizmi Tanrı adına onlarca savaş ve insan katlederken aydınlanma döneminde, teknoloji ve üretimin maksimum noktada olduğu, insanın rasyo ile kendini kutsadığı bu dönemde, nazi soykırımı olduğu gerçeğini görmekte hümanizmin hiçbir açıdan yararlo bir ideoloji olmadığını kanıtlar niteliktedir.