galatasaray evladına kavuştu.
daha dün sövenler yarın galatasaray seninle (taraftar da olabilir) diye slogan (örn: bjk-trabzon taraftarının burak yılmaz için dedikleri) ile stadyum inleyecek ve insan olan utanacak.
bu sırada "nasılsınız fatih hocam?" diye hatır sormalı.
bir yanda, daha dün bir birine kavgada söylenmeyecek sözleri söyleyip bugün bir biri için ölen siyasiler...
daha dün övdüklerine bugün küfür eden insanlar (örn: fetö, barzani, apo)
gazeteci bilal meşe olayı malum, bilal meşe yaşananları "Arda bana 'seni bu uçağa alanın...' diyerek ağıza alınmayacak küfürer savurduğu insanlar TFF Başkanı Yıldırım demrören ve Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim. Sabah erkenden gazete patronum Sayın Yıldırım Demirören aradı ve sakin olmamı söyledi. Olayın 15 tanığı var. Onlar da mahkemede şahit olacaklarını söylediler. Dönüşte hemen Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacağım." ifadeleri akla gelince...
yaşanan para prim kavgaları...
milli takımı çiftlik yapmaları...
kim haklı haksız olarak değil, sahi ya ülke olarak bu kadar dejenere nasıl olabiliiyoruz?
değer yargılarımız, etik değerler, akıl, başarı çıkar menfaat için nasıl feda edilebiliyor?
neden küfür edeceğimiz insana övgü düzüyoruz ve övgü düzdüğümüz insana neden küfür ediyoruz?
galiba akıl mental yapı öngörü gibi kavramların ne anlama geldiğini bilmiyoruz.
öyle bencil ve çıkarcıyız ki...
the end justifies the means (machiavellist) sözü bile az gelir, yutiliterianizme evrilmişiz de haberimiz yok.
aslında konuyu fatih terim-arda konusundan ayrı olarak ele alıp da there is no such thing as society (demir lady - futbol ile de ilgili, ingiltere de holiganizmin kuyusunu eşen gömen kadın) gerçeğinde tartışmak gerek.
yani, diyeceğim; galatasaray bahane, çıkarlar şahane.
sabah ezanı okunuyor, gassaray futbol gibi önemli konuları konuşacak vakit değil.
hem biz ne anlarız kuş gibi aklımız var, köleyiz.
imparator değiliz.