Burada devleti veya sağlık Bakanlığı'nı ya da Fatih Altaylı eleştirisi yapmıyorum.
Bunu önceden söyleyelim...
Devleti bir gemi olarak düşünün, pandemiyi de fırtına...
Gemi batıyor (sadece Türkiye değil, herhangi bir devlet bu ilacı aşısı tedavisi olmayan tüm vatandaşlarına bulaşan bir virüse karşı çaresiz) batan gemide tahliye sandalı tüm insanlara yetmiyor.
Yetse bile tahliye sandalında insanlar fırtınalı denizde hayatta kalamaz.
Böyle bir durum.
Bu durumda yapılacak şey insanlara yüzme öğretmek, can yeleği takmayı göstermek, hayatta kalma becerisini insanlara kazandırmak ( sürü bağışıklığı; ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir politikası) kaçınılmazdır.
Kronik rahatsızlığı olan, yaşlı nüfusu feda etmek kaçınılmaz sonuç. Üstelik sağlık sistemi üzerinde yük de azaltılır. Böylelikle genç üreten sistemi işler haline getiren insan gücünü korursunuz, aynı zamanda bu ilacı aşısı tedavisi olmayan salgın ile uzun vadeli mücadele gücü kazanmış olursunuz.
Trafik kazasında kan kaybeden kronik rahatsızlığı olan ihtiyar, diğeri genç sağlıklı iki tane hasta var ve elinizde olan kan sadece 1 yaralı için, burada kanı kime takarsanız?
Devlet burada doğru olanı yapıyor.
Hataları yok mu devletin?
Tabi ki var ama bu devletin değil devletin idari mekanizması içinde yer alan bazı kişilerin yetersizliği ve eğitimsiz olmaları.
En fazla maliyet oranı 0.15 kuruşluk maskeyi vatandaşına dağıtamayan bir organizasyon yaşandığı için insanlar güvensizlik içinde.
Konu insanlık değil, insanın yaşatılması olduğunu unutmayın. Üzeri kan içinde ameliyattan çıkan bir cerraha bakıp zalim yakıştırması yapmayınız.
Eğer virüs 2. Dalgada mutasyona uğrar da ispanyol gribi gibi bir seyir izlerse ise bu hümanist zırvaları yapanlar devlet eline tüfek alıp virüslü insanları kuduz köpek gibi sokak ortasında vursun ya da virüslü insanları evinde izole karantina altına almasını boşver; sokak köpeklerini barınaklara toplaması gibi bu insanları barınaklara toplasın, hastanelere falan almasın, evinde hastahane de toplum içine sokağa çıkma durumu var der.
Önümüzde mevsimsel grip (influenza) vakaları ile Corona virüsün nasıl bir etkileşime geçeceği, bir de mutasyona uğrar ise akademisyenler bilim insanlarının konuştuğu tartıştığı muhtemel senaryolar TV ekranlarından yayınlanacak olsa walking dead dizi senaryosu sanırsınız, nasıl bir tehdit altında olduğunuzu anlarsınız.
Şu an Rusya başta olmak üzere Corona için aşı tartışmaları haberleri var.
Aşı bulunsa bile bulunan aşının çöp olma ihtimali %70 çünkü; aşı mutasyona uğrayacak virüse karşı başarılı olma ihtimali yok.
Virüs aynı seviyede yapıda seyretse aşısı bulunsa bile normal mevsimsel grip (influenza) vakalarına karşı yapılan grip aşısı kadar başarılı olması bile şu an için hayal.
Bulunacak aşı da insanın bir defa yaptıracak, bir daha yaptırmaya gerek olmayacak bir sonuç da ortaya çıkarmayacak.
Dip tet pea ipv gibi 10 yılda bir yapılan aşı mı, hzv gibi 1 defa yapılacak aşı gibi mi olacağı bile bilim adamlarına değil virüsün seyrine, coğrafya, insan bünyesine, popülasyonu, yaşam koşullarına bağlı.
Şimdiye kadar insanlık sağlık için yatırım önlemlerinin insan, plan, yapı ve malzeme stoğunun (medikal ürünler, aşılar, ilaç, hastahane, laboratuvar, yoğun bakım üniteleri, sağlık çalışanları, pandemi senaryoları önlemler) ağırlıkla bakteri bazlı olduğu için ortaya çıkan bu virüs bazlı salgın ile yeniden sağlık sistemini envanterini yenilemesi gerekliliği doğmuş ama dere geçerken de at değiştiremiyor sistem.