Voleybol oynayan insanlar arasında paçalarını bileklerine kadar sıvamış, oyun içinde dahi gözlüğünü çıkarmamış, sıska adamı gördükten sonra yakın arkadaşım Atmaca'ya şöyle demiştim, sence nasıl hissetiğimiz mi daha önemli yoksa nasıl göründüğümüz mü? Bu soruyu, sıska adamı gördükten sonra sormuştum. Çünkü görüntüsünün komikliğine karşın, onun komik olduğunu düşünüyordum, inanılmaz bir özgüven içinde bulunduğunu farkettim. Bu durum zihnimdeki ikircikliği, soru haline getirdi. Kısa konuşmalarımız sonuç verdi ve biz, nasıl hissetiğimizin nasıl göründüğümüzden daha afilli olduğuna karar verdik...
Fotoğrafın hikayesi de sıska adamın hikayesi ile örtüşür niteliktedir. Kasket şapkayı başıma alınca nasıl göründüğüme aldanmadan büyümüş bulundum. Büyümüş sözler ettim ve şişmanladım. Bütün bunlar, kasket şapkanın bana çağrıştırdıklarından ileridir. Çünkü ben, şapkayı dedem ile özdeş kılmışım. Sonra kovboy şapkasını fotoğraf çektirmek adına başıma iliştiriverdim. Bu şapka ile neşelendim, kendimi güvende buldum ve güldüm. Bu şapkanın da kasket gibi çağrıştırdıkları olmalı...Hülasa, kamera önünde, nasıl göründüğüme aldanmadan nasıl hissetiğime odaklanarak durdum...