frank martin*in kendi kurallarını tek tek çiğnediği film. oysa transporter serisi, taşıyıcı elemanın kuralları, sert çizgisi sayesinde* kotarılan bir filmdi. yazık edilmiş üçüncü filmde.
--spoiler--
gereksiz diyaloglar, bazı saçma aksiyon sahneleri, ablak bir senaryo ile hem j.statham abimiz kariyerini emin adımlarla çökertmeye devam etmiş, hemde transporter gibi güzel olması gereken ama boka bulanan bir serinin bence sonu gelmiştir. tamam ikinci film de mükemmel değildi ama, kimse "arabanın altındaki bombayı kancaya takmak" sahnesi dışında absürt bir sahne hatırlayamaz bence. bu üçüncü filmde, göldeki audimi olsun, trendeki audimi olsun, yada iki tekerlek üzerinde giden audimi olsun, tonlarca boş sahne... felaket!
yine bir luc besson senaryosu olarak, filmin içinde esrarengiz bir hatun izledik. ama diğer filmlerine göre** bu sefer hatun kişi filmin yarılarında çözülüyor. bu gereksiz hatun da, her transporter'da taşınan bir hatun olduğu için konulmuş filme besbelli. l.besson'dan beklenmeyecek vasat altında bir senaryo, berbat diyaloglar. üzdün bizi besson diyoruz.
--spoiler--
taşıyıcı abimiz bu filmde tekniğini biraz daha ilerletmiş olacakki, artık ceketinin yanında kravatını, gömleğini ve rakibinin kemerini de silah olarak kullanabiliyor. hoştur tamam ama, jason statham'dan daha adam akıllı filmler bekliyoruz.