önce bi ilaçla bayılttım onu. çırpınışları bunu yapmam için bana fazlaca neden veriyordu aslında. sonra huzurla uykuya daldı onun güzel yüzünün birazdan ruhsuz ve anlamsız bir hal alacağını bilmek beni daha da tahrik etti. onu kucağıma aldım, banyoya doğru giderken gerdanımda nefesini hissettim. çok garip bir haz alıyordum onun bu halinden. artık herşey benim kontrolümdeydi ben ne istersem sonu o olacaktı. düşüncelerimde en ufak bir yanılgıya ya da duygusallığa izin vermedim. onu küvete yatırınca kendime geldim. uyandığında kurtulamasın diye ellerini ve ayaklarını bağladım. ayakları biraz üşümüştü; elleriyse hala çok sıcak ve narin duruyordu.tırnakları temizdi, derisi yumuşacıktı. bir saat kadar uyanmasını bekledim. sonunda uyandı. gözünü açtığında, beni karşısında görünce panikledi. büyük bir nefretle gözlerime baktı sonra ağlamaya başladı. bu sefer benim için en zor olanıydı. ağzındaki bandı söktüm ve bana kinini boşaltması için, nefret dolu cümlelerini savurması için ona bir fırsat verdim ancak o sadece "neden" dedi. sustum. sustu. hiç çırpınmadan, su sıçratmadan durdu sadece cevabımı bekledi ve durdu.kabullenmiş gibiydi herşeyi. "çok güzelsin ve bu dünya seni hak etmiyor" dedim. beni anladı nedenimi anladı. beni anlayan ilk kişiydi. kendimi anlatmaya başladım o sadece dinledi ve beni anladı. kendimi ona kaptırmamalıydım. fişe taktığım saç kurutma makinesi elime aldım ve hiç beklemeden küvetin içine attım. müthiş çığlıklar atması gerekirdi ancak o sadece kendini sıktı, direnmeye çalıştı. bağırmamaya çalıştı. çok cesurdu. sonunda priz patladı, voltaj düştü. ev karanlığa büründü. bir süre orada oturdum. karanlıkta sadece onun yanmış bedeninin kokusunu alabiliyordum. sonra geldiğim gibi pencereden çıktım ve herşey bitti.herşey bitti... *