iddia: "ayasofya" canlı değildir. canlılar ise metabolizmaya sahip olup ürer, tepki verir elenir ve nesiller boyunca değişime uğrarlar."
cevap*: ayasofyanın da canlıların da yapıtaşı atomlar ve moleküllerdir. bu durumda bilinçsiz moleküller bir araya gelip yoktan varolan bir canlı hücresi oluşturabiliyorsa pekala ayasofyayı da oluşturabilirler. tamamen bilimsel ve evrimsel.
iddia : daha açıklanası bir şey yoktur, canlılar ya sabittir, ya sürekli ve yavaşça tedrici biçimde değişir, ya da tedrici değişimleri sıcramalı kısa denge dönemleri izler. bunun bilimle ilgisi yok, mantık ve düşünce şekli bu üçünden biri olmalıdır, gerisi hikaye.
cevap: daha açıklanası bir şey yoktur demek bilime ihanettir. bilimin kendisi değişimi savunur, hipotezler kurulur, teoriler oluşturulur, yeni buluşlarla eskiler yıkılır yeni düzenler ortaya çıkar. burada mantık ve düşünce şekli denilen şey görecelidir, herkesin mantığı aynı şekilde işlemez, sana mantıklı gelen başkasına saçmalıktır. sevgili okur işte tam burada tam bu noktada, parçalanması atomdan zor denilen sabit fikri görmektesin iyi bak, tam da karşı tarafı sahip olmakla suçladıkları şekilde.
iddia: inanç -dogma- demek zaten gözü kapatmak akla mühür vurmak kafayı kuma gömmek demektir. sizin şu meşhur deyiminizle yanıt vereyim "bu benzerlikler tesadüf mü?" huha..
cevap: evet aynı dogmatiklik evrim teorisine beslenen inançta da birebir ortaya çıkar. sadece bazıları görmek istemez, çünkü kafaları kumun içinde olduğundan dolayı görememektedirler. hahu..!
iddia: evrim kuramının ne olduğunu öğrenmeden onu tartışmak yapılabilecek en büyük akılsızlıktır. önce bir evrim kuramı ne der, bu sürecin nasıl işlediğini açıklar bunları öğrenmelisiniz. siz evrimi hafta'da bir gerçekleşen sıradan bir olay mı sanıyorsunuz? bunun için milyon yıllık jeolojik dönemlerin geçmesi gerektiği, üstelik bu sürecin hız ve gelişiminin bu jeolojik dönemlerde değişkenlik gösterdiğini bilmeden nasıl böylesi soru sorabilirsiniz? insan uçmamıştır, ama bir başka memeli olan yarasa uçmuştur, aynı şekilde bambaşka bir memeli olan balina'da yüzmektedir. bunu belirleyen şey ne kör rastlantı ne de ihtiyaçtır, tek belirleyen etmen çevre değişiklikleri.
cevap: evet, öğrenmelisiniz, mesela yakın zaman önce evrimci bilimadamlarının adriyatik kıyısındaki bir adaya bırakılan kertenkelelerin 30 yılda evrim geçirdiğini iddia eden çalışmalarını ve yazılarını okumuş olsaydınız bunları yazmaktan kendinizi men ederdiniz? şu da var; bu soruları sormak şununla eşdeğerdir: tanrının varlığı ispatlanamaz deyip peki tanrıyı kim yaratmıştır sen buna cevap ver gibi sorular sormakla. böyle bir tez ortaya sürüp sonra bu soruları nasıl sorabilirsiniz? evet çevresel etmenler canlıların çevreye ayak uydurmasında önemlidir, lakin ilk canlı hücre de çevresel etmenlerle mi yoksa kaderin kör kurşunuyla mı oluşmuştur? cevabı beklenen en önemli soru budur. evrimin çıkış noktası kendiliğinden tesadüflerle yoktan varolan bir hücreciktir; aynı yoktan varedilen sen gibi.
iddia:buna da yanıtı diyalektik materyalizm vermektedir. hayvandaki kinestezik duyum şartlı refleksleri olusturur, şartlı refleksler (bkz: pavlov'un köpekleri) beyin kabugunda zamanla karmaşıklaşarak insana geçildiğinde kavramsal zeka ile ruhsal iç dünya'yı meydana getirir. "heceli" konuşma ise sadece insan beyninin sahip olduğu kavramsal zekanın dil organına yansımasıdır. yani şuur denilen şey insan beyninin evrim sürecinde frontal lob ve beyin kabuğunun gelişmesi sonucu ortaya çıkmıştır. diğer primatlarda da zayıf olarak mevcuttur ama en gelişmiş olarak insan beyninde ortaya çıkmıştır.
yani hareketin bir biçmi diğerine sıcramalı olarak geçmektedir. bu da evrimsel süreçte kazanılmıştır.
cevap: paragraf içinde geçen ruh kelimesi herşeyi açıklamakta. evrim teorisi materyalizmden çıkmıştır, bunu benim siz evrimcilere hatırlatmama gerek yok. artık kendinizle çelişmekten vazgeçin, belki lütfedilip bir açıklamada bulunulur.
ayar: bu konuyu binlerce yıldır tartışmışlar. ben detaya girmeyeceğim. lakin; evrimi tutunulacak dal olarak gören ate dostlarımız lafı eninde sonunda ama hep eninde sonunda buraya getirmektedirler. kendilerini hakaretleriyle beraber allah, kuran başlıklarında bulabilirsiniz. evet dönüp dolaşıp buraya gelmektedirler. dönüp dolaşıp aynı başlıklara aynı konulara gelmektedirler.
o zaman bu matematiksel işlemin hemen sağlamasını alalım da iyice bilimsel temele otursun:
"Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allahı nasıl inkar ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda ona döndürüleceksiniz." (bakara:28)
"Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz." (enbiya:35)
"Sen Allah ile beraber başka bir ilaha ibadet etme. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Onun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca onundur ve kesinlikle ona döndürüleceksiniz." (kasas:88)