Vakıfların yobaz domuzların halkın sırtından beslenme aracı olduğunu bilen fatih, bunların bir çoğuna el koymuştu. Yobazlar kızmalarına rağmen korkularından seslerini çıkaramamış fakat fatih'ten sonraki iktidar mücadelesinde bayezid'i desteklemişlerdi. Bayezid de ilk iş bunların mallarını iade etmişti.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde Hıristiyanların vakıfları ile Müslümanların vakıflarını karşılaştırır. Şöyle ki Hıristiyanların vakıflarından elde edilen gelir, hangi kilise veya amaç için vakfedilmişlerse o iş için kullanılmaktadır. Dolayısıyla kiliseleri, okulları son derece bakımlıdır. Oysa Müslümanların vakıflarından gelen gelirler mütevelli heyeti tarafından yağmalanmakta, camiler, medreseler, aşevleri bakımsız kalmaktadır.
Durumun böyle olduğunu bilen fatih, ayasofya için köyler dükkanlar vakfederken, vakıf gelirlerini amaca uygun kullanmayanları lanetlemiştir meşhur vakfiyesinde..
Yani yalancı oğlu yalancı yobazların iddia ettiği gibi ayasofya'nın müze yapılmasına yönelik bir lanet yoktur. Tüm bunlar murat bardakçı tarafından açıklandı ama dinleyen kim?
Demek ki iş Ayasofya'yı cami yapmakla bitmiyor. Fatih'i lanetine uğramamak için asıl yapılması gereken o vakfıyede sayılan malların yerini bulmak ve şimdiki sahiplerinden geri almaktır. Tabi bir de deve edilen Hıristiyan vakıf malları olayı da var ki oraya hiç girmeyeyim..
Son olarak, atamızın iş bankası hisselerine el koymayı planlıyordunuz, o iş ne olacak? Vasiyetle vakfiye arasında bir fark olmadığına göre?