çıkmak

entry32 galeri
    32.
  1. tdk'ya göre 56 farklı anlama gelen sözcüktür.

    tüm anlamları aynen şu şekilde tdk'da bulunur:

    1. -den içeriden dışarıya varmak, gitmek:
    "Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - Falih Rıfkı Atay

    2. nesnesiz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek:
    "Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı." - Atatürk

    3. nesnesiz Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak:
    "Çiçeği burnunda subay çıkar çıkmaz, ben size bir emir eri bulurum." - Haldun Taner

    4. -den Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek:
    "Yeni evimizden çıkıp eski evimize taşındık." - Yusuf Ziya Ortaç

    5. -den Süresi dolduğunda ayrılmak:
    Daireden çıkmak. Hastaneden çıkmak. Cezaevinden çıkmak.

    6. nesnesiz Yapılmak, yürümek:
    Bu dairede işler kolay çıkmaz.

    7. -den Yetişecek ölçüde olmak:
    Bu kumaştan bir palto çıkar mı?

    8. -den Eksilmek:
    Dörtten iki çıkarsa iki kalır.

    9. -den Meydana gelmek:
    "Uygunsuz dediğim vakalardan biri bir salon oyunu yüzünden çıkmıştır." - Reşat Nuri Güntekin

    10. nesnesiz Sıyrılmak, ayrılmak:
    Bebeğin patiği çıktı.

    11. nesnesiz Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak:
    Borçlu çıkmak. Kârlı çıkmak. Alacaklı çıkmak.

    12. -den Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek:
    "Çok sonra öğrenecek bunu. Çok sonra, çocukluktan çıkıp kocaman adam olduktan sonra." - Tarık Dursun K.

    13. -i Bir şeyin yukarısına doğru yürümek:
    "Uzun, dik merdivenli bir yokuşu çıktık." - Refik Halit Karay

    14. nesnesiz, -de Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak:
    Sularda bakteri çıktı.

    15. -e Yetkili birinin makamına iş için gitmek:
    Başkana çıkmak.

    16. -e Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak:
    Arkadaşa piyango çıkmış. Bize yine gezi çıktı. Bu işten size de bir şey çıkar.

    17. nesnesiz Bir konu yetkililerce karara bağlanmak.

    18. -e Mal olmak:
    Bu ev dört milyara çıktı.

    19. -e Oyunda herhangi bir rolü oynamak:
    "Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı." - Bedri Rahmi Eyüboğlu

    20. -e Bir yere ulaşmak, varmak:
    "Karşı kaldırıma geçtiler, sağa sola saptılar, demir yoluna çıktılar." - Memduh Şevket Esendal

    21. -e Karaya ayak basmak:
    "1919 senesi Mayıs'ının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım." - Atatürk

    22. nesnesiz Yayılmak, duyulmak:
    "Başından beri gazetelerde enstitü hakkında havadisler çıkıyordu." - Ahmet Hamdi Tanpınar

    23. nesnesiz Olmak, bulunmak, var olmak:
    "Bayramın son günü her iki kadının da işleri çıkmıştı." - Osman Cemal Kaygılı

    24. -e Bir iddia ile ortalıkta görünmek:
    "Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın." - Peyami Safa

    25. nesnesiz, -den Yayılmak:
    Lağımdan pis kokular çıkıyor.

    26. -e Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek:
    Güreşte ona çıkacak kimse yok.

    27. -e Bulaşmak:
    Kravatın boyası gömleğe çıktı.

    28. -i Binaya kat eklemek:
    Evin ikinci katını çıkmadan havalar bozuldu.

    29. -e Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak:
    "Bu kahveden sıkıldın, ötekine çıkarsın, anladın mı?" - Memduh Şevket Esendal

    30. nesnesiz Niteliği sonradan anlaşılmak:
    "Eyvah, bu da ötekiler gibi soysuz çıktı." - Reşat Nuri Güntekin

    31. nesnesiz Belirmek, tanınmak:
    "Bir ilçe belediye başkanı hepsinden açıkgöz çıktı." - Muzaffer izgü

    32. nesnesiz Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak:
    Akıllı çıktı da arkadaşına uymadı.

    33. nesnesiz Yerinden oynamak:
    "Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı." - Reşat Nuri Güntekin

    34. nesnesiz Görünür veya belli bir durumda bulunmak:
    Tencerenin bakırı çıktı. Zayıflıktan kemikleri çıkmış.

    35. nesnesiz Oluşmak, olmak:
    Fırtına çıkmak. Soğuk çıkmak.

    36. nesnesiz Piyasaya sürülmek.

    37. nesnesiz Bitmek, büyümek, sürmek:
    Ekinler çıkmaya başladı. Bıyığı çıktı.

    38. nesnesiz Verilmek:
    Maaş çıkmak. Emir çıkmak.

    39. nesnesiz Ay veya mevsim geçmek:
    Mart çıktı. Kış çıktı.

    40. nesnesiz Yeni yetişip satışa sunulmak:
    Erik çıkmış. Çilek daha çıkmadı.

    41. nesnesiz Yükselmek, artmak:
    Fiyatlar çıktı.

    42. nesnesiz Artırmak, fiyatı yükseltmek.

    43. nesnesiz Sesini yükseltmek.

    44. nesnesiz Büyük abdest bozmak.

    45. nesnesiz, -den Giderilmek, yok olmak:
    Leke çıktı.

    46. -den Unutmak:
    O söz benim hatırımdan çıkmadı.

    47. nesnesiz Ay, Güneş görünmek:
    "Hava açılmış, ay çıkmıştı." - Refik Halit Karay
    "Güneş seni ısıtmak için çıkıyordu." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

    48. nesnesiz Yayımlanmak:
    "Yeni çıkmış Fransızca bir iki kitap bulunurdu." - Yusuf Ziya Ortaç

    49. nesnesiz Gelmek:
    "Çok geçmeden haber çıkacağını kadınlık insiyakıyla derhâl sezmişti." - Refik Halit Karay

    50. nesnesiz Gerçekleşmek:
    "insanın her gördüğü rüya çıkmaz ya!" - Memduh Şevket Esendal

    51. nesnesiz Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak:
    Arabanın direksiyonu çıkmak.

    52. -den Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek:
    Ev, ev olmaktan çıktı.

    53. -le Flört etmek:
    "Sevim, senden başka bir kızla çıkmadım." - Attila ilhan

    54. -e Erişmek, görmek:
    "Aklı başında ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım." - Sait Faik Abasıyanık

    55. -den, mecaz Harcamak zorunda kalmak:
    Paradan çıkmak. Bin liradan çıktım.

    56. -i, argo Vermeye katlanmak:
    Çık bakalım paraları!
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük