Eski maillerimi karıştırıyordum ve seneler önce istanbul’da öğrenciyken belediyeye yazdığım bir maile rastladım. Uzun zaman geçmiş, Şimdi okuyunca güldüm. Silmeden önce buraya geçireyim dedim, dursun öyle...
Bu mesajimin 12 aralık günü saat 19 sularında, eminönü'ndeki üskudar iskelesi, girişteki sanırım sefer sorumlusu olan badem bıyıklı şahsa iletilmesini temenni ediyorum.
Muhtemelen bu yazımın kimse tarafından okunmayacagi ve yanit verilemeyeceği temennisiyle iç dökme bâbinda gayri resmi bir uslup kullanacagim, lütfen kusuruma bakmayın.
Sefere yetisecegim diye o yağmurda o kadar kosturdum, hem belirli bi saatte bir yerde olmam gerek, hem de yağmurda islaniyorum. Gelgelelim, aylık akbilimin bitiş tarihiymis o gün. Turnikeden gecemeyince biraz da acele ve sinirle o takım elbiseli mendebur zâttan rica ettim, '.bakın şu an yanımda hiç para yok ve en yakın atm sirkeci'de. bu seferlik geçebilir miyim ' diye.
Burada küfur etmek istemiyorum, ama içimden bütün kufurleri ettiğimi bilmesini isterim. adam mal mal yüzüme bakıp 'e peki benden ne istiyorsun' dedi. amanın anını istiyorum diyemedim tabi, kibarca, 'bu seferlik geçebilir miyim' diye tekrar ettim.
Hala mal mal yüzüme bakıp iğrenç bir sırıtış ile kulübeye geçti. Ben o saganak yağmurda sirkeci'ye kostum, akbilime para yükleyip gittim artik.
Ulan kaç senedir her gün akbil basiyorum, bu mu insanlığınız? hava buz gibi ve saganak var, yanımda para yok, sırtımda ap agir cantam, öğrenciyiz, bi yere yetisecez de mi? Bu mu sizin anlayışınız?
Tebrik ederim gerçekten, alkışlıyorum o şahsi görevini lâyiki ile yerine getirdiği için. O ve onun gibiler olmasa ibb batar vallahi. Hem kimbilir günde kaç kişinin böyle talepleri oluyor değil mi. Siz de haklisiniz tabii.