yasak elma..hım.. o elma ki 3 insanda farklı şeyler öğrendi oradan. biri elmayı yedikten sonra üremeyi keşfettiğini değil de ayıbı keşfettiğini,günahı keşfettiğini düşündü ilk insan olarak. buradan binlerce yıl sonra newton kafasına düşen elmadan ilham alarak yer çekimini buldu. yine yıllar sonra elma ile ilgili bir başka bilimsel hadise aklıma geldi. başka bir bilimsel olay geldi stephen hawking'den. yanlış hatırlamıyorsam "her şeyin teorisi belgeseli" idi. orada hawking şöyle iki tane senaryo sunuyor. bu senaryolar esas manada özgür irade nerede devreye girdi sorusunu soruyor. birincisi "açık beyin ameliyatı. kişi uyanık vaziyette. beyinin ilgili bölümlerine hesaplanmış oranlarda elektrik akımları veriliyor. kişi ilk uyarım da başını kaldırmış oluyor ikinci uyarımda başını sağa çevirmiş oluyor üçüncü uyarım da sağındaki kadın hemşireye gülümsüyor. işte diyor hawking, bu noktada bırakalım uyarmayı. kişi bir an için gülümsediği hemşireye aşık olduğu yanılgısını yaşayacak. " ikinci bir beyin senaryosu da şu. kişi beynin verdiği susama komutuyla gece uyanıyor. susadığını farkedip mutfağa yöneliyor ve buzdolabını açıyor. su şişesi de var elma suyu da var. kişi suya elini atacakken birden elma suyunu görmesiyle geçmişten bir anısı canlanıyor. gençliğinde, elma bahçelerinde sevgilisiyle olan tatlı anılarını hatırlıyor,tebessüm ediyor ve suyu almak yerine elma suyunu alıp içiyor ve yatağına geri dönüp uyuyor. " hawking dediğim gibi, "özgür irade bu olayların neresinde devreye girdi" diyor bu durumları yaşayan kişiler çerçevesinden. işte ben bu olayı size düşünmeniz için yazdığım kadar psikiyatrik alanda da düşünmek istiyorum. görüyorsunuz ki beyin, her insanı en az hafta da 1 kere su ihtiyacını gidermek ya da işemek için uyandırıyor. dolayısıyla burada yalnızca erteleme söz konusu olabiliyor. yani en fazla uyanana kadar çişinizi erteleyebilirsiniz ama sonucunda kasığınızda kramp vari ağrılar hissedince gidip işemek zorunda kalırsınız. su ihtiyacını gidermek de ertelenebilir ama neticesinde yaşanacak ağız kuruluğu,ağız kokusu ve peşine gelcek bitkinlikle bu ihtiyacı mecburi olarak gidermeye yöneltir. dolayısıyla ortadoğu ülkelerinin en ayıplı sayılan ve konuşulması bile gerçekleştirilemeyen şeyi "seks" de böyle bir şeydir. bazen beyin işi kendi halleder gece rüyada size erotizm yaşatarak. beyin gerçekten kuantum anlamında anlaşılması gereken bir organdır. kuantum bana bu belgeseller dışında çok ağır gelse de bu hawking belgeselleri sayesinde bir çok şey kafamda sağlıklı bir zemine ulaşma şansı buluyor. sekse geri dönelim. o ilk insana yasak veya yasal elmaya. bugün seks ihtiyacını gidermek için bir şeyler yaşama sinyali aldınız ama yaşamadınız. ertesi gün oldu bir sinyal daha aldınız yine yaşamadınız ya da inancınıza göre vesvese olarak ilan ettiniz. öbür güne geçtiniz sokakta yürüyorsunuz, sizde tıpkı o hawking'in elma suyu olayı gibi kafanızda cinselliği çağrıştıran kişilere rastladınız ve bir durgunluk geldi. işte bu noktada eğer ki okbliyseniz "ya tecavüz edersem" diye korkarsınız ya da dindarsanız kafanızdaki çağrışım şeytan vesvese verdi diyerek şeytana suç atar ve aynı zamanda da karşı tarafa "tahrik ediyorsun" dersiniz. halbuki sorununu zamanında çözmediğiniz için, bilinçaltınız bu sorunla yüzleştiğiniz yerlere saldırıyor. yani karşısınızdaki kişiye tecavüz etme,parmak atma hakkını vermiyor size. git bu ihtiyacını gider diyor bir şekilde sana hatırlatıyor çağrışımlarla. çünkü bilinçaltı, bir kişinin beynine giren karar mekanizmasına yönelik fikirleri koşulsuz olarak kabul ettiği şeyler neticesiyle hayata geçirmek için çalışır. beyinde bir bütün olarak kişinin hayatının temel ihtiyaçlarını gidermek hayatta kalmak için çalışır. dolayısıyla ilk insanın yasak elmayı yedikten sonra soyunu devam ettirme şansı olan "üremeyi keşfettim" diye sevinmesi gerekirken, "eyvah birbirimizin şeyini gördük,günaha girdik" diye saplantı yaşaması da adem ve havva ile geldiği iddia edilen dinlerin, günümüzdeki insanlara yaşattığı saplantıların temelidir. he en son yasak elmayı "steve jobs" yedi. sonuçları ortada.