17 ağustos 1999 marmara depremi

entry569 galeri video5
    534.
  1. o tarihte 8 yaşında yalova'da çocukluğunu yaşayan biriydim. depremden 3 ay önce zattüre oldum ve sonrasında penislin (testlere rağmen) beni komaya sokmuştu. okuldaki 2.sınıfın son 3 ayı bende yok yani. sonra teyzemler geldi istanbul'dan bizde kalacaklardı. ev 2 oda 1 salondu. kuzenlerim yatabilsin diye ben annem ile babamın arasında yatmıştım. uyuduğum sıra bir anda annem beni kucakladı, herkes bağıra bağıra dairenin kapısına oradan da karanlıkta aşağı inmeye başladık. o sıra şunları duyuyordum salondan abim ve eniştemin sesleriyle "vitrin kapının önüne düşmüş,biz onu kaldırıp geliriz siz gidin" dediler. herkes bilinçsiz tabi şimdi düşününce çünkü 5 katlı apartmanın 5.katından dışarı çıkmak üzere herkes paldır küldür bir sağa bir sola sallanarak iniyoruz. bizim kattan aşağı inerken, yanıbaşımdan çatının ara holündeki bir cam parçası geçti ve yerde çatır çutur parçalandı. karanlıkta neyin ne olduğunu görmeden paldır küldür indik aşağı. ben depremin ne olduğunu bilmiyordum. 7 yaşındayken adana depremini tvde izleyip de çocukluk psikolojisiyle "evler pasta gibi olmuş" diye zihnimde kaydetmemden ötürü, 17 ağustos gecesi bir çok patlama sesi duyunca "herhalde savaş oluyor" diye düşündüm. evet savaş oluyordu ama insanlar arasında değil, doğa ile insan arasında.
    sonra evin karşısındaki sokağa girdik. o sokağı dümdüz takip edince benim anaokuluma çıkıyordu. ben tabi nereye gitmek için yürüdüğümüzü bilmeden takip ettim bizimkileri. eskiden elektrik telleri dışarda direklerdeydi, onlar devrilmiş teller yerde üstünden atlayarak geçiyorum derken yıllardır önünde çocukluk arkadaşımlarım oyun oynadığım 2 katlı bir evin yıkıllmış olduğunu gördüm. hani her depremzedenin duyduğu bir feryad vardır ya "yetişin,kurtaran yok mu ?" bunu duydum bir erkek sesinden. bizimkilerden biraz geride kaldım bu sözü duyunca, aklıma takıldı içimde bir şeyler cız etti. sonra içimden "abi seni kurtarayım da sonra beni kim kurtaracak" diye içgüdüsel bir hissiyat geçti kafamdan. istemeyerek yola devam ettim bizimkilerin yanına koştum ama aklım o evde kaldı, döndüm geriye baktım o evden yüzü gözü kanlı bir abi çıktı. sonra yürümeye devam ederken sokağın başına bir ev yıkıldığını gördük ve dolayısıyla oradan gidemeyeceğimizi anladık. bu sokağın başına varmadan sağda tek bir sokak var oraya girdik az bir şey yürüyüp ilk sola girdik ve bir kömürcünün açık deposunda oturduk. orada kömürcü vardı normalde. şimdi boş boş,öyle dükkan felan hiçbir şey yok. kuzenimle kaldırıma oturduk. karşımızda 3 katlı bir bina var. bir tane abla o eve girip bir şeyler getireceğim dedi. biz otururken deprem devam etmiyordu ama herkes "dur gitme yine sallanır dur" diye uyardıysa da abla gitti içeriye. 5 dakika sonra geldi ellerinde bir sürü battaniye. bir tanesini ben ve kuzenim kullanalım diye verdi. kuzenle o battaniyeyi paylaşarak üstümüze aldık ve omuz omuza oturduk orada. o sıra tekrar deprem oldu. oturduğumuz kaldırım gitti ve kendimizi yolda otururken bulduk derken tekrar kendimizi kaldırımda oturur halde bulunca afalladık kuzenimle. klasik bir şekilde korkudan çişimiz gelince, oralarda sakin bir yerde tankeri boşalttık. biz ondan sonra tekrar gelip oturunca kuzenimle uyuya kalmışız orada. sabah uyandığımızda anaokulumun bahçesine gideceğimizi öğrendik kuzenimle. battaniyeyi de yanımıza alarak olaraya gittik. tam okulun önüne geldik babam bir arkadaşına rastladı. onlar konuşurken ben okulun yanındaki eve bakıp tekrar adana depremindeki gibi evin pasta şeklindeki görünüşüne takılmıştım ta ki babamın arkadaşı babama "abi kızım enkazın altında kaldı,öldü" diyene dek. saniyeler içinde beynimde ölümün tıpkı "anneannemin gidişi gibi" olduğunu anlamamla kendime kızdım. sanki ben öldürmüşüm gibi hissettim. okulunda karşısında bir ev vardı, bu daha demin öğrendiğimden sonra oradan çıkan dumanları görünce sıyırmak üzereydim. çünkü çok iyi hatırlıyordum ki o binanın altında ekmek fırını vardı. ve şimdi o ev yıkılmış ve oradan dumanlar tütüyor, o insanlar yanıyor muydu diye korkulu paranoyalar eşliğinde okulun bahçesine girdik. kuzenimle bu battaniye yine üstümüzde ama bu sefer yan yana değil karşılıklı oturuyoruz. yine sallanmaya başladık,korkuyla battaniyeyi üstümüze aşırıp altına girip saklandık. tıpkı perdenin arkasına saklanınca görünmeyeceğini sanan çocuklar gibi, sanki battaniyenin altına girince deprem bize bir şey yapmayacak... bu süreçler daha sonra kızılay çadırı,askeri çadır ve nihayetinde çınarcık yolu üzerinde prefabriklere kadar gitti. o aralarda da bir sürü olay oldu da yazmıyorum daha fazla uzamasın diye. buraya kadar ki deprem psikolojim bu şekildeydi. yakınlarını kaybedenlere baş sağlığı diliyorum,tekrar tekrar geçmiş olsun...
    1 ...