hz muhammed

entry1363 galeri video3
    1037.
  1. Nebi olarak tarihsel ve ölümlüdür.

    Resul olarak ise evrenseldir, kur'an ile islam'a daveti ve islam'ı tebliği kıyamete kadar sürecektir.

    Nebi ile Resul kur'an'da ayrı kavramlarla geçtiği için aynı manalara gelmeleri de mümkün değildir.

    Nebi'nin Kur'an'da anlatılan hayat ve hatıralarından ibret ve ders çıkarırız.

    Çünkü Kur'an, Mübin bir amaca yönelik olarak indirilmiştir ve Kur'an'da amaçsız bir âyet bulunmamaktadır.

    Yani Kur'an Musa(a.s)ın çocukluğunu ve kimden süt emip emmediğini anlatıyorsa, dar bir alan ve özel bir hayatı temsil eden son vahyin muhatabının inanç, güzel ahlak, söz ve hareketlerini veya üstün meziyetlerini anlatmamasını düşünmek doğru değildir.

    Nebi (a.s) nin Kur'an'da anlatılan hayat ve hatıralarından ibret ve ders çıkarırız.
    Fakat üzerine din ve hüküm inşa edemeyiz.

    Resul sözcüğünün beraber kullanıldığı kavramlara baktığımızda geniş bir hayat, evrensel bir mesaj ve ebedi bir davet görüyoruz.

    "Beşer Resul" bütün ilişkisi vahiy olduğu için kendisinden sonra "Kitap Resul" ile misyonunu devam ettirmesi şarttır.

    "Ey iman edenler! Sesinizi Nebi'nin sesinin üzerine yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi ona (Nebi'ye) yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir"
    (Hucurat-2)

    Yukarıdaki âyette Nebi'nin sesinden söz edilmektedir.
    Pek tabiidir ki, Nebi'nin sesi tarihseldir.

    Fakat ona karşı da saygısızlık yapılamaz.

    Bu ayetten sonra gelen âyetin meali şöyledir.

    "Allah'ın Resulünün huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükafat vardır"
    ( Hucurat- 3)

    Çok ilginç, ikinci âyette "savtin nebiyyi" (Nebi'nin sesi) buyurduğu halde 3.âyette "inde Resulilléhi" (Allah Resulü'nün indinde) buyurmuştur.

    Yani Resulü'n tebliği, daveti, vahyi okuması ve duyurması vardır, ama sesi yoktur.

    Çünkü onun sesi vahiy'den başka bir şey değildir.

    Resulün görevi sadece vahyi tebliğ etmek olduğu için onun sesi değil, okuduğu ve duyurduğu vahiy vardır.

    Nebi ile Resul'ün arasında bulunan en önemli farklardan biri de Nebi özel hayatı temsil ettiğinden dolayı söz ve hareketlerinde Allah'a karşı hataları olmuştur.
    (Tevbe-113; Tahrim-1; Enfal-67,68)

    Fakat görevi sadece vahyi tebliğ etmek (Mâide-99) olduğu için yani vahyi duyurmada ihanet etmesi mümkün olmadığı için (Hakka-44)
    dolayısıyla Resul masum olduğu için ona itaat Allah'a itaat olarak kabul edilmiştir.
    (Nisa-80)

    "beşer" olan "Resul" hayatta olduğu sürece risâlet misyonu ile konuşan Kur'an'dır.

    "Beşer Resul" vefat ettikten sonra yine Resul misyonu ile onu bir şeyin temsil etmesi gerekir.

    O da Allah'ın kitabından başka bir şey olamaz.

    Dolayısıyla evrensel mesaj taşıyan bütün kelimeler "Resul" kavramı ile gelmektedir.

    mesela: "Şu muhakkak ki, Allah kafirleri rahmetinden uzaklaştırmış ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada ebedi olarak kalacaklar, kendilerini koruyacak ne bir dost ne de bir yardımcı bulamayacaklardır"

    Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Resul'e itaat etseydik derler"
    (Ahzab-64,65,66)

    Yukarıdaki âyette kafirler "keşke Allah'a itaat etseydik, Nebi'ye de itaat etseydik değil, Resul'e itaat etseydik" diyecekler, buyuruyor.

    Çünkü küfür de aynen kitap ve Resul gibi kıyamet gününe kadar devam edecektir.

    Özel hayatı temsil ettiğinden dolayı son Nebi olan Muhammed ( a.s) Medine'de vefat etmiştir.

    Fakat Resul dâvet ve yol göstericiliği yani hidayeti ile kıyamet saatine kadar devam edecektir.

    Aynı şekilde küfür kıyamet gününe kadar sürecekse Resulün de kıyamet gününe kadar misyonunu devam ettirmesi gerekiyor.

    Çünkü Resul ile muhatap olmadan küfür, dalâlet, nifak ve şirk olmayacağı gibi, hidayet, iman, islam, takva ve ihlas'ın olması mümkün değildir.

    Bütün bu dini kavramlar ve fiiller ancak Resul ile karşılaştıktan yani onunla muhatap olup, onu red veya kabul ettikten sonra bir anlam kazanırlar.

    Yani "beşer Resul" veya "kitab Resul" olan vahiy'le muhatap olmayan, onu bilmeyen insanlara kafir, münafık, fasık ve müşrik denmeyeceği gibi, mümin, Müslüman, muttaki, muhsin ve muhlis de denemez"

    "Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir Resulü memleketlerin merkezine göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir" (Kasas -59)
    "...Biz, bir Resul göndermeden kimseye azap edecek değiliz"
    (isra-15)

    MESELA: Neden "Resul size neyi verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının..."
    (Haşr-7) buyrulduğu halde, "Nebi size neyi verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının" denmemiştir.

    Bu sebeple "hadis" adıyla peygamber/ nebiye atfedilen sözlerin hiçbir kıymeti yoktur.

    Kuran ayetleri dışında; kabul edilecek ve üzerine hüküm bina edilecek söz yoktur.
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük