2006 nın 2. ayında açılan bir başlığa topu topu 36 entry girilmesinden anlaşıldığı üzere affetmek insanoğluna biraz uzak galiba. hani affetmenin ne olduğu konusunda birşeyler tada bilsek onun lezzetini damaklarımızda gezdirip eritsek şöyle bayram şekeri gibi. göreceğiz ki sadece ağzımızın tadı değişmiyor hayatımızın bir ucunada gökkuşağının bağlı olduğunun farkına varacağız.
klasik kişisel gelişim kitaplarından bahsetmiyorum elbet. yani içimizde bir öküz varsa onada hoha diyeceğiz tabi. ama hayat inatla dönmüyor işte. dünya dua üzerine döner der annem . dua ise kalb üzerinde bitermiş. kalpse bedenin değil ruhun yaşama kaynağıymış.
şimdi şöyleki bir öğretmen öğerencilerine bir bayram arefesinde dargınlıkları bitirmek gerektiği konusunda nasihatler verirken öğrencilerden biri sorar.
--hocam hadi affedemeyeceğimiz bir şey ise der.
tüm sınıf tarafından çok sevilen hoca işin ehemmiyetini güzel bir şekilde anlatmak için öğrencilerden bir daha ki derse patates ve torba getirmelrini ister. öğrenciler ilk başta birşey anlamaz lakin hocalanın dediğini yaparlar. tüm sınıf sıraların üstünde koca koca patatesleri dizerler hocalarını can kulağı ile dinlerler. hoca;
++şimdi sizin kalbinizi kırıp affedemediğiniz her kişi için bir patates soyun der.
çocuklar aliydi mehmetti derken torbaları doldurular soyulmuş patatselerle. sonra hoca ;
++bu patatesleri torbasından hiç çıkarmadan yanınızda taşıyacaksınız der.
vede çocuklar artık yanlarında içinde soyulmuş patateslerle dolu torbalarla yaşamaya başlarlar fakat aradan iki hafta geçerki artık patatesler kokmaya vede artık taşınır gibi gelmemeye başlamıştır. öğrenciler dayanamaz bir gün ve hocalarına durumlarını anlatırlar .hoca;
++evet arkadaşlar .affetmediğimiz her kişiden ötürü ruhumuz işte böyle rahatsız oluyor. nefes alamıyor. o kişiler ruhumuzu rahatsız ediyor vede siz onları affetmeyi onalara ekstradan yapacağınız bir iyilik gibi görüyorsunuz lakin esasen onları affetmek sizin kendinize yapacağınız en büyük iyiliktir der.
tabi öğrenciler patateslerle birlikte küskünlüklerinide çöpe atarlar . hani illaki bir vesile aranıyorsa onlarda bayramlardır . yada iki samimi dostun dargınlar için barıştırma teklifine tebesssümlele cevap vermektir.
evet affetmiyoruz biz. ama affetmediğimiz her kişi ruhumuza yapışmış kanımızı emiyor ve bu kan emiciler çoğaldıkça ne yazıkki gün geliyor kalbe kan gitmiyor. sonra güzel dualar orda yetişmiyor. dualar olmayınca inanın dostlarım dünya hiçde güzel dönmüyor.
size ne kadar büyük yanlış yapılırsa yapılsın ufak içten bir tebessüm . affettim seni duruşu. samimi bir tokalaşma inanın kamburunuzda nasır yapmış koca bir yükü alıp götürüyor.
herkesi affettinizmi ? gökyüzüne bakın . orda duran meleklerde kimseye dargın değil . tıpkı sizin gibi.