Ahmed Arif'in leyla erbil'e zaafını, yıllar süren aşkını sayfa sayfa anlattığı mektupların derlendiği kitabın adı.
içim parçalandı okurken ahmed arif'in aşkının bu kadar derin, bu kadar karşılıksız olmasına...
Her leylim yazışında benim içim sızladı.
Sevgiyi karşılıksız olduğunda dizginlememek, hayır diyememek kadınsal bir şey mi?
Ben seni sev-mi-yo-rum'u net bir şekilde söylemiş olsaydı leyla, ahmed arif yine prangalarını eskitebilir miydi hasretinden?
Aklıma nazım Hikmet'in şu dizeleri geldi kitabın sonundaki son mektupla...
"Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Mesela bir barikatta dövüşerek
mesela kuzey kutbunu keşfe giderken
mesela denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?"