kölelik 19. yüzyılda kaldırıldı. o zamana kadar insanlar tarafından son derece normal, hayatın olağan akışına uygun bir konseptti. hatta zamanının çok ötesinde bir beyin, adalet tutkunu bir kafa olarak bildiğimiz aristotales bile vaktiyle köleciydi, köleleri vardı ve köleliği savunan metinler yazmıştı.
köleliğin kaldırılışı tarihte dikkate çekici bir teknolojik gelişmeden hemen sonra meydana gelmiştir, kronolojide çakışırlar. nedense.
bu olay daniel faraday'ın elektrik akımını mekanik enerjiye dönüştürebileceğini bulması, james clerk maxwell'in pratikte bulunan bu olayı denkleme dökmesi üzerine buharlı tribünlerin, diğer bir deyişle ilk modern makinanın icat edilmesiydi.
makina icat edilince artık kas gücüne eskisi kadar ihtiyaç duyulmaya başladı. eskiden kölelerin kas gücü vasıtasıyla yapılan işler artık makinalarla yapılabiliyordu. artık kölelere ihtiyaç yoktu.
insanlık kısa süre sonra sanki etik ve ahlaki kaygılardan kaynaklanıyormuşçasına bir takım tartışmalar başlattı, amerikan iç savaşından sonra orada kölelik bitince bu durum rusya vb. diğer köleci toplumlarda da karşılık buldu (rusya'da emancipation of serfs diye bilinen olay).
aradan biraz zaman geçince de köleliği ve köleciliği lanetlemeye, vakti zamanında insanların vicdanının bu rezil düzene nasıl razı gelebildiğine şaşırmaya başladık. oysa bunların tamamı hikayeydi, asıl derdimiz artık kölelik bi durum olmamasıydı.
insan oğlu dediğimiz varlık işte böyle şerefsiz, böyle her haltı işine geldiği gibi eğip büken, böyle adi bir varlıktır. bir de bakın ne kadar ahlaki düşüncelerimiz var diye kendi götlerini parmaklarlar ondan sonra.
insanın ağzından çıkan her söz şaibeli, her beyan bir yalan. kimseye inanmayın arkadaşlar, kendiniz de dahil. alayı ayak.