Her ne kadar sanat anlayışlarını sevsem de 17-18. yy romanlarını pek okumam. Düşsel bir dünyanın melankolisini pamuk şeker içine hapsedip sunuyorlarmış gibi gelir -ki ben pamuk şekeri de manasız bulurum- ve bu nedenle çoğu ‘okumayı seven/romantik’ insanın aksine bu dönem romanlarından uzak dururum.
Ama bu kitap... hani çoook uzaktan bir kemanın Hicaz çaldığını duyarsınız da ‘ah be’ dersiniz ya, aynen o hissi yaşattı bana. Ah be...