postmodernizm

entry99 galeri
    98.
  1. POSTMODERNiZM: BiR BiLiNÇ UYUşTURUCUSUDUr. postmodern öğretiler, öznenin özneleştirilmesi (nesneleştirilmesi) gibi bir eylem karşısında, öznenin kendi kendine özneleşmesini hedef alan ve bu nedenle her türlü kolektivizmi reddeden bir yapı söküm durumudur. Ve bu yüzden de Postmodernist düşünce tam anlamıyla mazoşist bir düşünme tarzıdır. Kendisine acı vermeyi arzulayan ve acı çekmekten zevk alan "canlının" düşünme tarzıdır. Postmodernizm bir çeşit afyondur. Bilinç uyuşturucusudur yani. Postmodernizm, insanlık tarihinin ürettiği en büyük değere, insanın öznelliğine, insanın özgürlüğüne saldırıdır. Zira postmodernizm “özne çözümünün”, “yapı sökümünün” insanı öznesizleştirmenin, özneyi yok etmenin ideolojisidir.
    Modern felsefe bize insanın kendi kaderinin "yazarı" olduğunu göstermiştir. Bu, düşünce ve felsefe tarihinde bir üst uğrağı temsil eder. Antik Yunan mitolojisinin babası Hesiodos bile işler ve Günler'de insanın kendi mutluluğunun yaratıcısı, yani öznesi olması için neler yapması gerektiğini göstermeye çalışır. Bu bize aynı zamanda o zaman en gelişmiş uygarlığın insanının kültür ve eğitim bakımından hangi seviyede olduğunu da göstermektedir. Düşünce tarihinde şiirden, yani mitostan, felsefeye, yani logosa, efsaneden bilime geçiş ile insan kendi kaderini kendi eline almaya başlamıştır. Antik Çağ'da mutluluk kavramı tarihinde insanın kendi kaderinin yine kendi elinde olduğunun gösterilmesi Demokritos ile başlar. Aristoteles, Nikomakhos'a Etik'te 'insanın mutluluğu kendi elindedir' derken Demokritos'un başlattığı geleneği sürdürür. Modern felsefede rasyonalist ve empirist geleneği beraber aldığımızda bu Antik Çağ geleneğinin önemli bir açıdan ayrıntılandırıldığını ve yeniden tanımlandığını görüyoruz.

    Descartes Meditasyonlar'da önce 'Ben'in, sonra Ruhun ihtirasları'nda bir bütün olarak insanın özne olmasının koşullarını araştırır. Hobbes, örneğin Leviathan'da bir tür olarak insanın özne olmasının ontolojik ve epistemolojik koşullarını araştırır. Fakat sonra bunun tamamlayıcısı olarak özne felsefesini 'Ben', 'Sen' ve 'O' olarak ayrıntılandırır. Bu özne felsefesinin oluşumunun üst uğrağını Hegel'in Tinin Fenomenolojisi oluşturur. Hegel, bu eserinde insanın öznelliğinin, yani her bir kişinin özgürlüğünün kuruluşunun ve kurtuluşunun herkesin ortak eseri olduğunu göstermiştir. Bu ortak eser toplumsal yaşamın temeli ve kaynağı olarak aynı zamanda doğayı da kapsayan ve kuran bir özne felsefesidir. Postmodernizmin (ki postyapısalcılık, postkolonyalizm, postmarksizm vs. gibi kavramlar bununla ilişkilidir) özne yıkıcı ve çözücü yönelimi bu uzun tarihsel ve zengin geleneğe sahip mirası yıkmayı amaçlamaktadır. Yıkılan özne her bakımdan atıl hale gelecek ve kendisi, çevresi, koşulları ve olanakları karşısında egemenliğini yitirecektir. Bu bir adım sonra her şey mümkündür anlayışına götürecektir-ki bu en başta ahlaklılığın yıkımı anlamına gelecektir. Postmodern felsefenin öncelikli işlevi kısacası budur...
    3 ...