süleyman hilmi tunahan

entry41 galeri video1
    38.
  1. Necip fazıl hakkındaki görüşleri ilginçtir:

    Necip Fazıl Kısakürek nefsine mağlup, kumarbaz biriydi. ilmi anlamda inanılmaz zayıftır. Eserlerinin hiç biri ilmi değildir. Hep polemiktir.

    Ayrıca Necip Fazıl, ağzı inanılmaz bozuk biridir. Sıkı küfürbazdır. Sözde hidayetinden sonra bile uzun zaman Mustafa Kemal Adıtürk'ü savunabilmiş, sözde hidayetinden on küsur yıl sonra kendi çıkardığı Büyük Doğu dergisinin kapağına Kamal Adıtürk'ün resmini kapak yapabilmiş, ömür boyu kumarı bırakamamış, özellikle at yarışı oynamış, sözde hidayet bulalı yaklaşık yirmi sene olmuşken bir gün polis tarafından kumarhanede yakalanmıştır.

    Kendi çıkardığı "Büyük Doğu" dergisinden etkilenip devrin Sabetayist gizli Yahudi kalemşörlerinden olan Ahmet Emin Yalman'ı vuran gençleri mahkemede savunmamış, içeri girmemek için her suçu onlara atmış ve bu kendine ve savunduğu davasına inanmış gençlerin aleyhinde ifade verebilmiştir. Halbuki bu gençler Yalman'ın gizli bir Yahudi dönmesi olduğunu Necip Fazıl'dan öğrenmişlerdir.

    Necip Fazıl bu gençlerden önce tahliye olunca da bir daha bunları bir kez olsun ziyaret etmemiş ve bir kez hallerini bile merak etmemiştir. Sormamıştır. Halbuki bu dönemde maddi durumu da hiç fena değildir.

    Necip Fazıl'ın hapis hayatı da hep cinnetler ile geçmiştir. "Osman! Canım, sevgilim! Tut beni Osman! Dünya nohut tanesi kadar oldu. Düşüyorum. Bırakma beni." diye bağırarak kendisini Osman Yüksel Serdengeçti'nin kucağına atması gibi durumlar sık tekrar etmiştir. ileri derecede klinik vak'adır...

    Zaten en meşhur eseri Çile'de ve en meşhur şiirlerinden biri olan "Kaldırımlar" da bile bu ağır ruhi bunalımları görmek mümkündür. Kaldırımlar şiirini tahsil için gittiği Avrupa'da, son parasını da bir gece kumarda kaybedince tek başına, kimsesiz, dostsuz, arkadaşsız, sevgisiz, bunalımda ve beş parasız biri olarak yazmıştır. Bir kitabının adı da "Cinnet Müstatili"dir... Bu kitabında, kendisi ile beraber hapis yatan ve islamcı tanınan bazı kişileri küfürle, islam'dan çıkmakla suçlar ki o kişiler de Necip Fazıl'ı "Bu mu üstad? Bu mu islam davasının büyük şairi? Bu herif insan bile olamaz" derler.
    Necip Fazıl Kısakürek, kendisine, islam'a hizmet etmesi ve Büyük Doğu isimli dergisini zorlanmadan neşredebilmesi için, devrin mürşidi kamili Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)ın verdiği ve bir köşk alabilecek kadar büyük hizmet parasını, o gecenin sabahına çıkartmamış ve kumarda tamamını haram yolda heba etmiştir.

    Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerine bu durum haber verildiğinde "Ne yapalım, bu köpeğe para verip yazdırıyoruz işte. Keşke o kadar daha param olsa da yine versem. Yeter ki bu dava için, yeter ki islam için yazsa." demiştir. Devir öylesine karanlık bir devirdir ki, islami neşriyat nerede ise yok olmuştur. Böyle bir devirde satılık bir kalem olan Necip Fazıl'ı devrin mürşidi satın almıştır. Yoksa daha önce Necip Fazıl'a komünistler iyi para vermiş ve o da onlara uygun yazmıştır.

    "Beni rüyanda gördün mü?" veya "Üstadını bu gece rüyanda gördün mü?" diye her sabah, her karşısına çıkan mahkuma sormak Necip Fazıl'ın hapishanedeki günlük krizlerinden biriydi...

    Bir gün, bu hallerden bunalan bir mahkum dalga geçmek için, sinirle; "Gördüm üstad gördüm, bir lağım çukurunun içinde ağzına kadar pisliğin içindeydin" deyince, Necip Fazıl, "Üstadınızın üstünlüğünü, gerçek derecesini görmek isteyenler bu arkadaşa sorsunlar" diye bağıra bağıra koridorda koşuşturmuştu...

    inanılmaz derecede bir egosu, benliği ve kibri vardı. Bir gün boş çene çalmaktan treni kaçırınca, yanında bulunanlar "Üstad! Geçiktiniz. Treni kaçırdınız" demiş, o da, "Kaçırmadım. Kovdum" diyebilmiştir.

    Kaynak: mehmet fahri sertkaya
    2 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük