Ben bu 'içimdeki çocuk' kısmını yıllarca yazıldığı gibi okudum. Oysa anlayarak okumalıymışım.
içimdeki çocuk benmişim. Küçüklüğümmüş. Birkaç yıllık dünya tecrübesiyle bi şeyleri anlamaya çalışan, geleceği hayal eden, büyümeyi arzulayan, kendi içinde minik dertleri olan o yavrucak.
Kimsenin oyuncak almadığı, bir yabancının aldığı bebekle oynamak yerine ona dertlerini anlatan o çocuk, yani ben. Kim bilir şimdi hangi boyutta hala büyümeyi bekliyor ve 5 yaşında olmasına rağmen dertleriyle boğuşup bir odada yalnız başına ağlıyor.
Fark ettim ki o çocuğu üzmeye hakkım yok. Çünkü o çocuğu kimse sevmedi, kimse onun yanında olmadı. Oysa o çok akıllıydı ve başarılıydı ama ailesi bile onu suistimal etti. En büyük darbeyi en hazırlıksız olduğu zamanda en yakınlarından yedi. Şimdi Her ne kadar büyümüş olsam da o çocuk benim içimde ve benim üzülüp sıkılmam onu da üzer. Kıyamam.