bir biket ilhan filmi. NAZIM HIKMET'IN bursa hapishanesinde gecen gunlerini anlatiyor, piraye aski cercevesinde. film icin secilen mekan hapishane olunca, sınırlanmı$lık kacinilmaz elbette. bu sınırlanmı$lıktan siyah beyaz gecmi$e donu$ sahneleri ile kurtulmaya cali$mi$ yonetmen.
nazim'in bursa hapishanesinde, hapishane muduru tarafindan ozel muameleye tabi tutulmasi oylesine abartilmi$ ki filmde, mevzunun gectigi yer bana mapushane degil de, celik palas oteli gibi geldi! tamam, anladik nazim'a ayricalik tanimi$ mudur ama bunu niye bu kadar gozumuze sokumu$lar ki? nazim ve diger butun karekterlerin odadan odaya istedikleri gibi girip ciktiklari, nazim'in yalniz kaldigi odasindaki tahta yatak ve yemegini bile kendi pi$irdigi kucuk tupuyle rahatsiz eden bu rahatlik, bence fena siritiyordu.
senaryo sekiz kez yazildi dedi filmin sonunda sorulari cevaplarken biket ilhan, bence bu da yirtilip, yenisi yazilmaliymi$. nazimi bursa hapishanesine hapsedip, hayatinda muhim yeri olmu$ uc kadinla anlatmaya kalkmak, onun komunist yanina hic vurgu yapmadan fena halde eksik olmu$ elbette.
nazim'a cok benzemi$ dogru yetkin dikinciler ama beni nazim olduguna inandiramadi. hep kameraya oynayan tiyatro oyuncusu gibiydi. fazla kasmi$ kendini. hakli belki, cok zor bir i$ yaptigi ama olmami$ bu haliyle.
kiyafetler kimin eseriyse nazim kiyafetleri icin hakkaten tebrik etmek lazim kendisini. kafamin icindeki nazim hikmet fotograflarinda ne varsa nazim'in ustunde, onlari cok guzel kopya etmi$ ama filmin diger karekterlerinin kiyafetlerinde sorun vardi. piraye ve cocuklari ve munevver ve annesi nazim'in, tamam $ik kadinlardi buyuk ihtimal de cok goz alan, cok goze batan bir $iklik filmdeki. hapishanedeki mahkumlarin kiyafetleriyse tam bir abarti. 1940'larin sonu, 1950'lerde memlekette ne cok beyaz gomlek giyen mahkum varmi$ diye bakmaktan dikkatim dagildi. nazim'in kendi odasinda komur utusuyle utuledigi beyaz gomlegi, nasil da gunumuz kolay utulenir turlerinden! o yillarda pamuklu beyaz gomlekler, komur utuleriyle nasil acilmaya cali$ilirmi$, nasil kolalanirmi$ bilmeyen bir gencin i$leri olmali. tiril tiril utulu beyaz gomlegi nazim'in ve mahkumlarin. hapisde o yillarda belli ki, beyaz ya da acik renkli gomlek giymek modaymi$! kovadan sicak su dokerek yikanilan, takunya giyilen yillarda gomlekler, kasketler, yelekler pek bir piril piril nedense!
nazim'in insan yonune vurgu yapmak, onun ince $air ruhunu bize gostermek icin gosterilen gayret de gozume batti. hapisteki tav$an yetmemi$, bir de kanarya katmi$lar hikayeye ki, benim gibi mesaji asla anlamayacak gerizekalilara kolaylik olsun! niye bu kadar kaba bu filmleri yazanlar? ya da seyirciyi mi cok kaba saba saniyorlar? luzumsuz olmu$ tav$an da, kanarya da. ya da ic bayan oranda fazla katilmi$lar hikayeye. oyle ince bir ayrinti koyarsiniz ki, seyircinin ici erir $airin ruhundaki o derinligi gordugunde. eee, zor elbette oyle incelikler bulup, onlari i$lemek, ver $ablon tav$ani, oldu gitti degil i$te...
munevver fena halde harcanmi$. hikayeye yamama duruyor varligi.
piraye bir evde iki cocuguyla kalmi$ eyvallah da, filmde ikide birde o iki cocukla dertle$mesi, cocuklarin ustunden derin mesajlar iceren $iirler falan okumasi bence cig kacmi$. bir masada iki satir mektup yazarken aklindan gecebilecek $eyleri, cocuklari esir almi$, bir koltuga oturtmu$ da onlara anlatiyormu$ gibi cekmi$ler.
final sahnesi ise evlere $enlik olmu$. zirtdadanak biten, biterken de bir sakiz reklami vardi yillar evvel, falimdi galiba, ordaki gibi mahkumlar nazim'in $iirini soyluyorlardi yukariya bakarak. kendimi m.o. 200'de pergamon'da hissettim sayelerinde! sahnede yunan tragedyasi!
nazim'i anlatmak kolay degil! bana anlatamadi bu film. kivircik saclarini, geni$ alnini, kollari kisa ceketini gordum, lakin ruhunu, aklini goremedim...
unutmu$um ilave;
filmin bir muzigi yoktu! muziginin olmamasinin eksikligi cok hissediliyordu ba$indan sonuna kadar. bir de guzelim nazim $iirlerinin ya ayari az kacmi$, ya da $iir secimleri cok iyi degildi.
yazdiklarimi okudum gene ilave;
evet zor begenirim!