üniversite arkadaşlıkları

entry62 galeri
    48.
  1. tahtıma yürüdüğüm arkadaşlıklardır. erkeklerle olan münasebetlerden bahsetmiyorum, onlar tamamen çıkar odaklı, özel bir samimiyet kurulmadığı sürece yazılı olmayan ticari anlaşmaları andıran iletişim şekilleridir. midem kalktı akşam akşam.

    kızlarla daha çok arkadaşlık yapardım; bu kalabalık kız gruplarında kız muhabbetleri ortasında kalmaya bile giderdi. memnunum böyle olduğuna da, mallık şurada başlıyor: ben kampüs günlerimi anlattığımda bir arkadaşım; malkral ben üniversitede kızlarla çok birlikte oldum, skorum yüksekti, ama senin imkanlar bende olsa skoru en az ikiye katlardım demişti ve yıllarca anlam veremedim. ama şu şöyle, bu böyle, onun çıktığı var, buna mı yazsaydım falan diye geçti. yıllar yıllar sonra idrak ettim.

    üniversite arkadaşlarım olan kızların önemli bir kısmının erkek arkadaşı vardı. doğal olarak; bir kısmı okulda veya okul dışındaysa da ziyarete geldiklerinde tanışmış olduğum için; hatır sorar selam söylerdim. erkek arkadaşı varken çıkıyormuş tavrında benimle takılan birkaç vakaya girmiyorum, onlar ayrı bir bahis konusu, ama konuyu oraya getirme veya selam söyleme faslında atılan tuhaf bakışları.. ya da dünya üzerinden başka konu yokmuş gibi erkek arkadaşları ve onlarla olan ilişkilerinden bahsediyor oluşum.. bir ilişkiye, ilişkiyi yaşayanlardan fazla sahip çıkmak diye birşey olabilir mi yani??

    ha neden olur söyleyeyim, çünkü o ilişkide üçüncü kişi veya akıl çelen ilişki bozan kişi rolünde olmaktan korkarsın. neden; o kızı adamın elinden alma ihtimalini yüksek görmediğin gibi yaşanacak bir çatışmada haksız durumda olacağını düşünürsün. ama bok varmış gibi bunu göze alamadığın kızı kampüste ararsın, zaman geçirmeyi iple çekersin falan, bunlar da yaşandı. Ama mallık bitti mi, bitmedi.

    şunu hatırladım: aynı sınıfta olduğumuz bir kızla üniversiteye gidiş gelişte samimi olmuştum. kızın lise arkadaşları üniversitenin farklı semtteki bir kampüsünde ve bazen yol üstünde olduğu için karşılaşıyorduk. iki kızdan bahsedeceğim, pınar ve deniz. pınarın erkek arkadaşı var ve bir kere tanıştım. deniz az konuşuyor bildiğim bir ilişkisi yok. güzel kızlar, pınar çok daha güzel ama denizin boş olma ihtimalinden dolayı ona meyilleniyorum. ama çok sınırlı süre, ayda 1-2 sefer 20-30 dakika falan bahsettiğim.

    sonra ne oldu, deniz'i arkadaşa sorduğumda uzun süreli bir ilişkisi olduğunu söyledi. pınar zaten uzun süreliydi, kendisi de uzun süreliyken o aralar ayrıldı bizim ekipten bir arkadaşla çıkmaya başladı. sonra pınar ın ayrıldığını öğrendim. ama çok uzun zaman sonra, pınarla olan muhabbetlerimizde bana ilgi gösterdiğini, olası bir yakınlığa karşılık gelebileceğini idrak ettim. sonra da, tesadüflere kalmış karşılaşmalar sırasında gördüğüm kızla bunu yaşamışsam, sürekli yanında takıldığım kızlar ile kimbilir neleri pas geçtiğimi, kimin hayatını bilip bilmeden kendilerinden bile kıymetli bir yere koyduğumu falan düşününce.. tahtı almam bu arada bu anlattıklarımın kırıntıları ile oldu, tahtı verenler tüm detayları bilselerdi zaten tanrı katı mı yaparlardı, tahta oturtmak yerine tahtı direk arkadan eklerler miydi bilmiyorum. ama üniversite arkadaşlığının bana hatırlattığı bunlar.

    son olarak, genç arkadaşlarım bunu baştan sona okuyacak sabrı gösterir mi bilmem ama bir kıssadan hisse bölümü yaparak kapatayım. yukarıda ismi geçmeyen, kriterleri sağlayan 20 ye yakın kız var. aralarından o zamanki ilişkileri bitenler de oldu, o zamanki ilişkilerini evlilikle sonlandırıp çoluk çocuğa karışan da oldu, beni iyi anan ve lanet eden de eminim oldu. yukarıda varsaydığım durumların her birini, farklı ele aldığım durumuyla ve farklı kombinasyonlarda yapmış olduğumda sonuç alacağımı tahmin ediyorum. ama belki de alamayabilirdim, haklıydım çekincelerimde. hangisinin daha iyi olacağından emin olamayacağımı biliyorum. emin olduğum tek konu, üniversite arkadaşım olan kızlarla kaliteli zaman geçirdim, güzel sohbetlerim oldu. bugün başımı yukarı kaldırıyorsam eğer, kendim güzel zaman geçirdiğim, eğlendiğim, kendimi düşünerek kararlar alıp doğruyu bulduğum, tüm bunlardan dolayı mutlu hissettiğim zamanlar içindir. bugün başımı öne eğiyorsam eğer, kendimi özünde yalnız bıraktığım, açık olmadığım, yeterince kendimi dinlemediğim, karşımdaki insanları zaten hiç görmediğim ve bunlardan duyduğum pişmanlıklar içindir. dengelemeyi düşündüğüm zaman da çıkarcı, enerji emici vasatlar ile asla ulaşamayacaklarım peşinden gittiğimdendir huzursuzluklarım.
    1 ...