kendine hiç güvenme: bilmemnenin neyi de olsan senden iyisi değil, hatta senden kötüsü bile korktuğunu başına getirir. o zaman önce o korkundan kurtul, yani sevgilini kıskanma, "fırsat bulursa yapar" diye kabullen. yapar veya yapmaz, o ayrı hikaye; sen "yapar" de, hatta "kesin yapar" de ki aklında şüphe kalmasın. "peki o zaman benim bu insanla ne işim var, gider yapmayanı bulurum?" hadi ya. o an yüzde yüz yapmayacak birini bulursun, bir sene sonra kendisinin bile tahmin edemeyeceği birşey olur, ve yapar. ne yapacaksın? "hadi eyvallah" deyip gideceksin. ama "yapmaz" deme, bu kadar kesin konuşma.
ne kimseyi sahiplen ne de kimsenin de seni sahiplenmesine izin ver. birine destek olmak, birinden destek bulmak, biriyle birşeyler paylaşmak, planlar yapmak, vs. bunlar güzel şeyler. ama birine "sahip olmak" hem pratik olarak mümkün değil, hem de onur kırıcı. sahip olmaya kalktığın şey bir çakmak ya da kaşık çatal değil, bir insan. sen kendi kendinin bile tam olarak sahibi değilsin, olur olmaz işler yapıp kendin bile şaşırıp kalıyorsun, bir başkasına nasıl sahip olacaksın? boş, getirisi olmayan ve yıpratıcılığı kesin bir uğraştır "sahip olmak". sahibi olduğunu sandığın şeyin kölesi olursun, daima. mülkiyet ilişkilerinin denklemi hep böyle işler.
o zaman soracaksın belki de "bu nasıl ilişki?" diye.
kıskanmanın ve sahiplenmenin olmadığı, dolayısıyla hırpalanmanın olmadığı bir ilişki. "böyle ilişki olmaz..." peki kim diyor bunu? kim koyuyor ilişkilerin kanunlarını, şekil ve şemallerini. "böyle öğrendik." peki şöyle düşün: sen istisnasız herkese uyan bir tavsiye gördün ya da duydun mu? hayır. ve bunun olmayacağını pekala biliyorsun. o zaman ilişkilerin genel kuralları neden uysun herkese? kendi kurallarını kendin yap. ama bu kıskanma ve sahiplenme girdaplarının bir getirisi yok, sevgi gösterisi falan da değil, bildiğin işkence. ne zaman aklına bir kurt düşse, ne zaman kontrolün sende olmadığını farkedip paniğe kapılmaya başlarsan sadece şunu düşün: bana ya da karşımdakine yarın bir araba çarptı ve öldük. ne oldu şimdi? ne oldu o kıskanmalar, sahiplenmeler, sinir harpleri, vs. bitti gitti değil mi? değdi mi onca baş ağrısına?
öyle işte, harbiden o kadar basit. o yüzden rahat olun, kasmayın.