linçtir linç.
şimdi efendim elbette haklısınız, hemen hemen hepimiz et yeriz, o sırada katliam değil de neden şimdi katliam?
size bir örnekle anlatayım durumu:
ben daha mini mini bir kız çocuğuykene istanbulun parıltılardan uzak, kendi halinde bir mahallesinde bir apartman dairesinde yaşardık. yan komşumuz vardı, olmaz olsun. ne ben ne de ailemizden biri kurban bayramında balkona çıkmazdık. çıkamazdık. çünkü pek sevgili yan komuşumuz hayır niyetine kesmesi gereken kurbanını kimseciklere dağıtmamak için kendi balkonunda keserdi. daha sonraları pimapen yaptırdı, pimapenin camları hayvancıktan fışkıran kanla boyanırdı.
bu sadece bir örnek. belediyler istedikleri kadar biz çalışıyoruz bilmem ne desin.
bizim halkımız gariptir efendim. sessiz sedasız gizlice yapması gereken yerde bunu gösteriye çevirir. beceremez hayvanı elinden kaçırır. kör bıçaklar kullanır hayvana eziyet çektirir. sokaklarda yağmur suları gibi kan akar. neymiş efendim kurban veriyorum Allah'ıma. hayır, egonu tatmin ediyorsun. git, yetkili yerlerde bu işi yoluyla yöntemiyle, dinin kuralları çerçevesinde gizlice yap. olmayana, et bulamayana dağıt, zaten zengin olan komşularına değil. aman kim koyun kesmiş kim dana kesmiş, kim deve...
haydi olmadı bir örnek daha vereyim size:
iki sene önce dedemler kesim yapan bir kuruluşa giderler. kesilecek hayvanı seçerler ve sıralarını beklerler. yan tarafta sırası gelen hayvanlar kesilmektedir fakat kesilen hayvanların başları üst üste yığılmıştır, bir yanında sakatatlar vardır vs vs... o sırada kesilmek için başkabir hayvan daha getirilir. ne gözleri bağlanmıştır ne de o sahneden uzak tutulmaktadır. ve o düşünemediğini sandığınız hayvan sahneyi görür, bakınır biraz ve bayılır. bayılır evet, korkudan bayılır...
evet kurban kesimi bizim ülkemizde linçtir. çok nadiren ibadete benzer.