an itibariyle tahliye olmuş bir sözlük insanı. geçtiğimiz, sanırım, son 5 senede ilk defa çaylak yapıldım. tüm sözlük hayatım boyunca da ikinci ya da üçüncü sefer oldu. bunu hak ettim mi? belki. itiraz etmiyorum. zira ara sıra saçmaladığım bir vakıadır. fakat. hemen her gün öyle google araması ile kolay kolay bulunamayacak bilgiler verdiğim de bir vakıadır. neyse. mese bu değil. 24 saatlik çaylaklıktan arda kalan birkaç bir şey var, izninizle onları kamuoyuna arz etmek isterim.
öncelikle bu son derece güçlüklerle atlatılmış çaylaklık süreci boyunca şahsımı yalnız bırakmayan, "vur de vuralım seni çaylak yapan moderatörü vuralım" diye tezahürat etmiş, efendim, nickaltımda özlemimi çekmiş sadece 2 (yazıyla "iki") yazar dostumu buradan saygıyla selamlarım. o konuda diğerlerine kırgınım. insan bir arayıp sorar, yanaklarına şaplak attıklarım.
dışarıda bol bol türkü söyledim, volta attım, şafak saydım. asıl önemlisi neyse ki bu süreçte halil inalcık'ın kitabınnda sona geldim. bunun dışında, biraz da kendimi dinledim. o hani tasavvufta tefekkür vardır ya. onun gibi. ve evet, karar verdim, sözlüğü bırakıyorum.