-sabah paris’te istasyona gittim. bir kentin uyanması hep harika bir görünüm olarak gelmistir bana, yüz binlerce insanın görünmez inlerinden sokaklara dökülmesi. bir kentin harekete geçmesi müthiş güzel bir şey, bir lokomotifin yürümeye başlaması gibi, tekerleğin ilk dönüşü ağır, yavaş ve inleyerek olur, sonra hızlanır, birden normal hıza erişir, gidişin ritmi hızlı ve dolu doludur ki insan onu içinden hissetmez bile. insanların tertemiz yıkanmış sokaklara kasırgaya tutulmuş gib dökülmeleri ne çarpıcıdır; yine de her insan, karmaşaya benzeyen ama aslında tasarlanmış bir düzen olan şeyden daha görkemli bir şey yoktur, tıpkı tiyatroda halkın itiş kakış dolaştığı bir sahne gibi, aslında orada da her hareket görünmeyen yönetmen tarafından en anlamlı biçiimde tasarlanmıştır.