Vahşi batı'yı senelerce çöl, daha çok çöl, kızıl kaya, kanyon, ortasından yol geçen kasaba, kasabanın yolundan yuvarlanarak giden kuru çalısıyla izledikten sonra the hateful eight bir nefes, soğuk su, serin meltem gibi içimi rahatlattı. Tabii öncesinde django unchained'i de izlemiştim (onu daha çok sevdim waltz bey'den dolayı).
Buradan sonrası spoiler.
--spoiler--
Öncelikle herkesin ölmesini beklemiyordum. Özellikle kurt russel'ın o şekilde cart diye ölmesini hiç beklemiyordum. Ve ne yalan söyleyeyim, filmin son sahnesine dek lincoln mektubunun gerçek olduğuna inanmıştım (karı mektuba tükürünce jackson abimiz karıyı yumrukladığı için).
Samuel l. Jackson'ın o herifi o şekilde öldürmediğine dair bi entari gördüm ama link ölüydü, o yüzden bilenler ışıklandırsın. Öptüm.
--spoiler--
Bunlar dışında karlı sahneler çok iyiydi. Filmi izlemek için karlı bir şehri ve kışı beklemek istemiştim ama yılın son serin günlerini yaşarken "ne olacak ulan izleyeyim" diyip izledim. Maalesef iki güne yayarak izleyebildim *. Wp yapılacak, duvarlara asılacak güzellikte sahneler vardı.