"(...)
ne kadar uzak, uzak
yollardan gelir bize
ve çok yabancı bir şey gibi sevinçlerimiz,
keder durmadan çiçek açar içimizde.
ne çıkar unuttuk hepsini!
biz ki boş yere gerilmişiz anladık artık,
yıldızların amansız çarkına
ve boş yere sızlamış kemiklerimiz,
bilmiyoruz şimdi, mevsim yaz mı, bahar mı
bahçelerde hâlâ güller açar mı,
bilmiyoruz, kadınlar, kızlar,
şarkılar masallar var mı?
gece ile gündüz,
acıdan kaskatı kesilmiş yüz,
uykusuzluktan harap göz,
öpüşen dudaklar,
çözülmeye razı olmayan eller var mı?
ayrılık var mı gurbet var mı?
biz beyhude yere gecikenler,
çoktan bitmiş bir yolun ucunda
bilmiyoruz şimdi ıssız gecede
ne yapar ne eder,
gidip de gelmeyenler,
beyhude bekleyenler!
biz ayın çıplak arsasında
savrulan zaman kırıntıları.