Ülkede cari olan yegane politik tartışma: X ideolojisini, Y'nin yanlışları ile doğrulamak.
Örnek verelim:
Liberal misiniz? Patlat bir Polonya'da ekmek kuyruğu, Rusya'da bilmem kaç yıl yapılmayan yollar görseli...
Komünist misiniz? Şişman patron, zenci zayıf çocuk patternli "kapitalizm kötü biri" gönderisi.
Kemalist misiniz? Derhal bir Fatih çarşamba fotosu ve "işte bunlara dönüşmemek için hedehödö" gönderisi. Eleştirenlerin boynu vurulsun. Obskürantizm içimde gezdir vesaire.
Muhafazakar demokrat? Ov, işiniz çok kolay. Şimdi bir Abdülhamid sözü ve eskiye dönüş temalı özlem temayüllü gönderiler. Batı'nın oyunları, bunun modern versiyonu için Atasoy müftüoğlu, neoğliberağl düzen bizi mahvetti gönderileri.
Kadıköy solcusu: yine mi güzeliz yine mi çiçek, çiçek"LENiN" çocuklar dizeleri, nazım'da iki bira içelim mi zeynep kapital hakkında mütalaa yaparız, marx kapitalizmi yıkmadı ama duvarında delikler açtı, radikal özgürlük ağbi ya, din toplumun afyonudur vesaire.
Milliyetçi Muhafazakar mısınız? Erbakan Hocam bu hükümeti uyardı ama dinleyen kim tarzı gönderiler. Amerika istemiyor, ılımlı müslümanlıktan böyle olduk. Eğer öteki tarafta iseniz zaten Reis sizi himaye edecektir.
Selefi misiniz? Çeçen kumandan şehit fotosu altına cihat, tecavüz yazan aforizmalar yapıştır. Siz ne biçim inanıyorsunuz hani cihat, fena halde cihat of biraz da burama doğru cihat gönderileri paylaş gitsin.
Ortak özellik. Liberalizm dışında (ki klasik liberalizmi sevmem aslında tenzih etmiyorum genel itibariyle yok diyorum) bu ideolojilerin ortak özelliği: istiklal Mücadelesi veriyoruz temalı kutsal ideoloji yakıştırması.
Macchiavelli ne güzel anlatıyor: Kitleleri elde tutmak için yapılacak en etkili yöntem kavramları belirginsizleştirmek ve onlara lirik, duygusal, kutsal anlamlar yüklemektir.
Meriç, ideolojiler deli gömlekleridir derken ki kastı bence, kavramlara tecavüz etmeleridir. Ha burada Zizekvari pure/reine idelogie ayrımı yapmam abes ama ben en cari/önde olanları nazara vermek istedim. Her biri birbirinden fersah fersah uzak olsa bile, taaluk ettiği özne aynı tipolojide gibi gözüküyor. Biz sadece birbirimizi yiyoruz. Devlet de birbirini yiyor. Herkes benzerliklerden ziyade, farklılıkları konuşuyor. Hegel'in "ideoloji yorgunluğu" diye bir tabiri var. Kayıtsız kalmak... Şu an ülkede bildiğiniz o hakim gibi. O kadar yorgunluk var ki bu it dalaşından, kimse desteklediği düşüncenin içeriği, kavramsal şeması, asgari metafizik ilkeleri ve şartları üzerine düşünmüyor. ideolojiler, eleştiri kabul etmez konuma geldi. Psikolojik bir bağlılık söz konusu sadece.
Öyle bir cihad ettik ki hoşnut ettik peygamberi lafzı Atatürk öznesi için, Tanrımızın kızıl bayrağı altında lafzı Lenin öznesi için, Allah'ın bütün sıfatlarını üzerinde toplamış önermesi Erdoğan öznesi için sarfedilmiş.
Bunlar statikleştirme, mutlaklaştırma ve mübarekleştirmedir. Bundan dolayı eleştirilemiyorlar. Çünkü duygular elden geçirilemez, dolayısıyla eleştirilemezler. O kadar çok aksiyom/sabite/kutsal var ki bilim-felsefe üretmek için hareket edecek alan yok.
işte, bu yüzden bizi ancak okumak ve düşünmek kurtarır. Okumayıp, düşünmeyip yalnızca dinine güvenenlere ise Takiyeddin Mengüşoğlu'nun Kant'ın "Aydınlanma Nedir?" makalesine yazdığı dipnot ile cevap vereyim "Aydınlanma yolunda kişiye tanrı bile yardım etmez"
Evet, aynen öyle. Çünkü Tanrı, insanlara kendini dayatacak değildir. Havalı lafızları bırakıp eğitim ve insan yetiştirmeye odaklanmak yegane görevimiz olmalıdır. Zira kuyular, su verdikçe bollaşır ve durulaşır. Su vermeyen statik kuyular kokuşur. Mezkur bu ideolojiler o kokuşmuş kuyular gibi. Aksiyonaliteden mahrum her şey gibi..