Kût’ül-Amâre’de esir alınan ingiliz General Townshend, Osmanlı komutanı Halil Paşaya silahlarını teslim etmek istediğinde kendisine bir esir olmadığı ve misafirimiz olduğu söylenir. Silahları iade edilir. [1] istanbul’a sevk edilmek için bölgeden ayrılırken, kendisini gören diğer esir ingiliz askerleri sahile dizilir ve komutanları semada kaybolana kadar alkışlar. Komutanları Townshend ise kendilerini selamlayarak cevap verir ve uzaklaşır.
Townshend’in ayrılırken bir ricası vardır. Köpeğinin ingiltere’deki evine gönderilmesi. Bu talep kabul edilir ve köpek ingiltere’ye gönderilir. [2]
Generalimize yapılan iyilikler bununla bitmez. istanbul’a nakledilince Heybeliada’da kendisine bir ev tahsis edilir.[3] ingiltere, generalinin mutluluğu için eşini ve kızını da generalin yanına göndermek ister. Osmanlı bunu da kabul eder. Ama eşi ve kızı, savaş durumundan dolayı istanbul’a gelemez ve konu kapanır.[4]
Osmanlı, Townshend’e maaş bile bağlar ama bir süre sonra hayat pahalılığından şikayet eden Townshend zam ister. [5] Ekim ayında havalar soğumaya başlayınca generalimiz üşümesin diye, Büyükada’daki ingiliz konsolosunun yazlığına nakledilir.[6]
Birkaç muhafız eşliğinde ve de sivil polislerin takibi altında istanbul’u gezmesine müsaade edilir. Generalimiz işi o kadar abartır ki istanbul’un meşhur artisti Olga’yı metresi olarak yanında tutar. Bu durum istanbul Polis Müdürlüğü’ne gelen raporlara dahi yansır. Çünkü bahsi geçen Olga, aynı zamanda Divan-ı Harp’te casusluktan dolayı dört sene hapse mahkum olan Peter Joseph isimli şahsın yeğenidir. Bu ilişki uygun görülmediğinden, durum Dahiliye Nezarati’ne bildirilir.[7]
Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’nda yenilince generale gün doğar ve Osmanlı hükümetine Mondros Mütarekesi’nde onurlu bir anlaşmaya imza atması için aracılık edeceğini söyler. Tek şartı serbest bırakılmasıdır. Osmanlı bunu kabul eder ve general özgür bir adam olarak istanbul’dan ayrılır.[8]
Ancak Osmanlı yine de çok ağır şartlara sahip Mondros Ateşkesi ile baş başa kalır. Bunu gören heyet başkanı Rauf bey, Mondros’ta bulunan General Townshend’e dönerek anlaşmanın ağır ve ucu açık bir anlaşma olduğunu, hatta belki de Yunan’ın bir delilik edip Anadolu’ya saldırabileceğinden bahseder. General Townshend de “ingiliz Hükümeti antlaşmayı imzaladıktan sonra bu gibi anlamsız hareketlere razı olamaz. Bunu kabul etmeniz lazımdır.” şeklinde cevap verir ve Rauf beyin sırtını sıvazlar [9] Anlaşma imzalanır.
istanbul’a dönen Rauf bey, 1 Kasım 1919 günü gazetelere “Bir tek düşman askerinin bile sevgili istanbul’u işgal edemeyeceği” şeklinde demeçler verirken[10] ingiltere müttefikleriyle birlikte çok geçmeden saltanat merkezi olan istanbul’u işgal eder.