2002 ve 2007 seçimlerinde ak partiye oy vermiştim.
Çünkü adamların bir hayali vardı, çabası vardı ve bunu hissetmiştim.
ilk geldiği zamanlarda memnundum. Üniversitelerde başörtülü kadınlara özgürlük yasası çıktığında desteklemiştim.
Tek taraflı özgürlükten yana hiçbir zaman olmadım.
Apdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilecekken çıkan karmaşada yine ak parti destekçisiydim ve engel olmaya çalışıldığı için acıma duygusu oluşmuştu.
Sonrasında kozmik odaya girilme olayı, askeriyeyi hedef aldıktan sonra iyice güçlenince ak partiyi bıraktım.
Çünkü artık mağdur edebiyatı kalmamıştı.
Artık o mağdur etmeye başladı.
Tekeli sattığında işçilerin grevinde işçileri destekledim.
Birşeylerin kötü gittiğini düşündüm.
PTT’yi özelleştirmesi, Petkim’i satması, sürekli kendisinden önceki hükümetleri karalamasından gına gelmişti.
Bütün kanallarda aynı anda çıkması, bir aptala anlatır gibi saatlerce konuşma yapması artık mide bulandırıcı geliyordu.
CNBC-e, e2 ve bunlar gibi kanalların kapanması, sanatçılara, yazarlara ve hakim avukat gibi meslek çalışanlarına kurduğu baskı akp den beni soğutuyordu.
Köy enstitülerini kapatan ABD artık akp yi maşa gibi kullanıyordu.
iktidarda kalabilmek için Türkiye’nin bütün marka ve değerlerini satıyordu.
Akp gitmeliydi. Yerine kim gelirse gelsin bu despotlardan daha iyi yönetirdi.
Pırlanta gibi CHP ve iyi partili milletvekilleri ülkemizi yeniden saygı duyulan, üreten bir ülke yapabilirdi.
Ülkemi seven bir vatandaş olarak artık akp nin ülkemi satmasına izin veremezdim.
Deniz feneri, 17-25 aralık olayı 750 bin dolarlık saat, 301 somalı mağdenci olayındaki korumanın vatandaşımızı tekmelemesi kanıma dokunuyordu.
inşallah gider.
Amin.