yaşar kemal

entry446 galeri video2
    405.
  1. ROZA

    Yoldular, soydular, kırıştılar
    insanı insanla yıktılar
    Aşna fişne iskandiller ağında
    Bıçkınları puluçlarla oydular

    Adındır, dudağımda asırlık
    Esrarına amade yalım
    Adındır, terk etmez, sıddık
    Vurur yumruğunu
    Sadrıma sadrıma
    Hücremin başkenti suskunluğun

    Gözlerin, yalın kılınç
    Gözlerin ıssız, kallavi
    Bir benim şimdi
    Firari sensizliğin belasında
    Bir benim tütsülü
    Voltalı ahrazlığa

    Şimdi yürek yorgun
    Virane, ıssız
    Ansızın yaşlanmış bir gecede
    Yaşlanmış canına kadar
    Orostopolluk
    Sırtlanca, sefil
    Yığınların tenhasında savrulmuş
    Yırtılmış bir hecede
    Kursağıma avazın gelmiş

    Sevmişem, şahidim dağlar
    Sevmişem Allah’ına kadar
    Ölünceye dek değil
    Ölümden sonra da
    Yeşerinceye değin
    Tutuşan ellerimiz
    Seni yangın bağrımın
    Avlusuna gömmüşem

    BEJNA

    Gözlerin savruk bozkırlar
    Gözlerin hoyrat
    Ceylansı, afacan
    Sevimli taraçalar koylarda
    Kalyonlar kanyonlarda
    Herkesten sakladığım
    Künyeni sayıklar
    Gözlerin, gözlerin jiyan

    Perçemin pençeler canı
    Perçemin perva
    Vahim, amansız
    Çitlembikler taç olmuş saçlarına
    Cimcime sekseklerin
    Otağıma volkandır

    Fezan; behişt, benefşe
    Fezan saflık, insaniyet
    Sen bana gürül gürül memleket
    Ben sana hep gurbet kalmışım

    Biz bizde Diyarbekir
    Biz bizken masumiyet
    Biz bizsizsek esaret
    Bir gün sen de anlarsın
    O gün sen de ağlarsın

    Rengin nasıl da ateş Bejna
    Teninde nehirler ve başaklar
    Gülüşün nasıl da mermi
    Nasıl da hançer bakışın

    Vefakâr boranlara
    Harfsiz vasiyetimdir
    Kurutunca yokluğun
    Beni simana gömsünler

    SEVDE

    Çifte dikiş gider sabanlar
    Fersiz toprağın koynu
    Fersiz, yetim, analar
    Kuş uçan, kervan geçen
    Bostanlar ölgün şimdi
    Ölgün Dicle denizi

    Ve çakırkeyif buğdaylar
    Kahyalar körkandil çeper
    Mösyölerde bir kültür
    Nankör çıyanlık
    Kepenekler mahzun
    Bağlamalar öksüz
    Kalleşlik mazinin töresine
    Şimdi âdet diye bellenen
    Hicapsız ikirciklik

    Heybesiz bulvarlarda
    Cartalı haybeciler salınır
    Dümenci dubaralar
    Ertekeden nümayiş
    imam kayığındayız sürgit
    Façalar çiğnedik muttasıl
    Erce, âdil, hilesiz
    Bundandır kavlimizden kaçışı
    Geçmişi tam kınalı
    Piyazcı sendikalar
    Kaparoz puştlarının

    Çifte dikiş gider sabanlar
    Cana bir çınar gerek
    Yüreğin, yüreğin gibi serin
    Derin kuyular içim
    Mars olmuş, dumanaltı
    Kaybolmuşam, gel artık
    Karışsın közlerimiz
    Karışsın yeşil…

    HiVDA

    Kül yutmaz kevaşeler hanında
    Hancıyı vurmuş gibi yürek
    Şimdi unutulmuş bir marştadır
    Mavzerlerde mermiler hazan
    Bir umuttur alnımızın çatında

    Sevdalanmış sedanda salıncaklar
    Ay ışığı kokar derin kuyuların
    Gül Hivda… Gülşen Hivda…
    Sen bende hür, ben sende parya
    Ve keşmekeş; yaralar yaralarda

    Babaçkolar rıhtımında bir mavi rüzgar
    Aparıyor gönlünü çılgın enginlere
    Bozuk çalsa da bozum havamız leyley
    Çarkına tükürmüşüz bir kere
    Kayarto kopillerin, dalkavuk hırboların
    Ne çiçektir biliriz
    Kokoz kokorozlar da

    Vardakostalar zamazingo
    Voliyi vurmuş godoş hırtapozlar kanişi
    Hey gidi erlik hey şimdi şinanay
    Zartayı çekmiş yiğitler
    Mıshıtçı gebeşlerin melun insicamında
    Sigortası atmış janti yürekler
    Bilenmiş zırzoplara
    Puskun, kıvam bekler

    Ranzam, zulam, soluk resmin
    Saplanır soluğuma
    Can Hivda… Canan Hivda…
    işte böyle yazıyorum canına
    Hatıran mermidir damarımda
    Dışarda çılgın bir bahar
    içerde hep kış mevsimi

    LEYLAN

    Ilgım ılgım açar yediverenler
    Ambarlarda yeşerir hamal fidan
    Görsen her biri bir filinta
    Pahabiçilemezdir burada alınteri
    Helal ekmeğin verdiği memnuniyet
    Emeğin kitabı, işhanlarında yazılır
    Komşuluk destandır antik katlarda
    Seni namusluca sevmeyi
    ilkin buralarda öğrendim
    Şırfıntılar sokağında tütün emekçisi
    Avuçlar bilirim, ihtiyar, nasırlı
    Memleketim gibi ak alınları vardır

    Sen hep o küçeden gelirdin canıma
    Eserdi terütaze hivbanu nefesin
    Arzuhalcim, kadife karanfilim
    Daya endamını santimantal bağrıma
    Daya da dinle, çaylardan su içer gibi
    Can feryad, can figan, can yangın yeri
    Bayramlar, matemlere sapmış
    Namlu yürek, aşka, sevdaya kıvrılmış
    Nasıl, nasıl sevmişem bir sevebilsen
    Anlarsın zehir zıkkım geceleri
    Anlarsın, netameli oyundur, heba
    Vurulur denizin, ırmaklarınca

    Kaç dağdır aşılmaz olumuş içim
    için için tüter kuyumda bir yara
    Birden hüzünlenir bütün avlular
    Cümle vadilerde zılgıtın kopar
    Derin mutsuzluğun türküsüdür
    Eser, eser korkunç albenin
    Çekilir sürgüler demir koyaklara
    Çekilir hayalimden asi bakışın
    Gömülürüm kendime bir başına
    Tek başına hırgür sensizliğim
    Leylanım, nupelda pervinim

    Bilal YAVUZ Şiirleri
    0 ...