"...Biliyorum her bir gölgede kalmış olanları, biliyorum tam şu köşeden geçip gidenleri, birisini bekliyor ve bir tebessümle bakıyor, yüzüme ağır bir öğle vakti. Belki olmasını istediklerimdir ya da geçmişte değerini bilemediğim anlardır, tam şu anda içimde yeşeren anıların ressamı. Belki de hülyalarımdır, geçmişten gelen kumru seslerini bile şarkıya dönüştüren..."
"...Çok eskilerden laf açıldığında, acı çeken bir ruh gibi gıcırdıyor sandık. Bir şeyler hatırlıyor sanki ve ağıtlar yakıyor, tüm hayallerimin önüne kurduğum eski surların dibinde, halen birini bekleyen yetim ruhuma..."
(Pendik Sevdası ve Elvedası, Recep Özcan, Bursa 2011)