portakallı irish cream ve babası eve gelen gizemli çiçekleri konuşmak için balık yemeğe giderler. baba yıllardır uslu uslu oturan kızındaki ani değişikliklere anlam veremez ve sorguya başlar yemek esnasında;
- balık tazeymiş kızım, ye de kan yapsın iyice çöktü yanakların son günlerde.. artık vitaminsizlik mi aşk mı bilemedim. ye kızım ye.. (aha açtı konuyu kıvır bakalım)
- evet güzelmiş lokum mübarek.. baba abartıyosun hiç de çökmüş filan değilim sana öyle geliyor..
- yok yok ben bilirim malımı sende var bi haller.. eve gelen çiçekler, mesajlaşmalar, internetin başından ayrılmamalar filan.. nereli olduğunu söyle daha fazla soru yok. söz bak baba sözü.
(merakla sorunun cevabını bekler halde diker gözlerini. portakallı irish cream de son soru olmıyacağından emin halde gözlerini yeme beni baba hesabı kaçırır, yutkunur, cevap verse bi türlü vermese adam gecelerdir uykusuz)
- bursalı ama başka soru yok anlaştık mı???
- hmm bursalı demek, yok canım ye sen yemeğini.. dikkat et kılçıkları yanaklarda boğazına kaçırma.. dikkat et tamam mı kızım sen bizi temsil ediyorsun, kimin kızı olduğunu unutma sakın.. bu yaşına kadar başın dik büyüttük seni hadi çocuğum ye sen..
- huuhh yani baba balık yemenin adabı var da bu kadar dramatize etmeye gerek yok yani ahahaha kılçık kaçarsa ailenin adına halel gelir mazallah hahaha
- öyle deme sarı papatyam sen bizim evimizin çiçeğisin senin gözünden akan tek yaşa dayanamaz babacığının yüreği.. ben sen üzülme diye söylüyorum..
- ya baba bu kadar üzüleceğini bilseydim balık diye tutturmazdım, keşke kebapçıya gitseydik ahahaha dikkat ediyorum ben bak ayıkladım kılçıkları kızına bi şey olmıycak merak etme sen ehahaha *
