kurtlar vadisi pusu'nun son dönem en sevilen iki karekterinden biri; farklı kesimlerin farklı okumalarına uygun biçimde kotarılmış bir anti kahraman; kendi adıyla aınlan bir filme de sahip artık *
feodalizmle, radikalizmi; içi boş sosyalist kalıplarla çocukluk dönemi devrimci jargonunu karıştırıp ortaya çıkarılmış sahici tipleme;
bir kısım insanı kızdırıyor çünkü gerçekten yaşayan, sağımızda solumuzda gördüğümüz, devrimcilik oynadığını farketmeyen, milliyetçilik ve feodal zihniyetle devrimci olduğu söylenen kalıp sözlerden yapılmış sos kıvamındaki konuşmalarıyla tanınan etkili bir karakter;
kimisi gerçekten devrimci diyerek seviyor, kimisi hem kürt hem devrimci diyerek beğeniyor, kimisi ironisine tapıyor, kimisi saflığını seviyor, kimisi kendini beğenmişliğine sempati duyuyor, kimisi onun taptığı güce, şiddete özeniyor;
kimisi de bir dönem bir yandan da eleştirerek içinden geçtiği bir söylemin 30 yıl geçtiği halde hiç değişmemiş gibi, birisinde vücut bulmasının, bünyede yarattığı karikatürle yüzleşmenin tanıdıklık hissini ve iç sıkıntısını yaşıyor.
kızgın olanlar aslında ona değil onun karikatürleştirdiği duruşa kızmalılar; karikatür, karikatür olmasa gerçeklerle bizi belki bu denli çarpıcı biçimde yüzleştiremezdi.
o bir terörist, bu nedenle ondan aslında nefret edilmelidir, diye düşünenler, niyeyse eskinin uyuşturucu tüccarı halo'ya aynı nefretle yaklaşmıyorlar.
ha, peki muro gbi olmayıp da hala devrimci ve sosyalist olanlar ne mi olacak? devrimcilik nedir, sosyalistlik nedir, sorgulayacaklar elbette. bu sorgulamayı yaptıkları için muro'ya teşekkür borçlu olacaklar çünkü muro'nun her hareketinde, duruşunda, soruşunda, esprisinde ve büyük lafında yanlış devrimciliklerin ip uçlarını da bulacaklar.
üstelik bu tipi yaratanların başka niyette olmaları, muro'yu sevdirip, pkk'nın temsilcisi gibi yapıp sonra onu ister cani, ister acıma hissine sahip bir insan ister yanlış yapan ama kiminde doğruları da olan bir militan, ister itirafçı olarak göstersinler, kürt sorununa böylece çare bulamayacaklarına göre, murolar hep yanıbaşımızda yaşamaya devam edecek... yaşayan karekterler herkesten güçlüdür. dizinin başarısı, terörist denilenlere ilk kez başka türlü bakılmasını sağlayıp, sorunun arkasındaki insani dramı ortaya çıkarmaya niyetlenmesidir.
polat: - sorunu şiddetle mi çözeceksiniz?
muro: - bize şiddetten başka yol mu bırakıyorsunuz?
dizinin dün akşamki bölümündeki bu sözler, bir halkın dilinin, kültürünün 80 yıldır yok sayılması gayretinin, kanlı çatışmaların tarihinin, toprağa gömülen 400 milyar doların, yanlış ulusçulukların içinden çıkılmaz duruma soktuğu anadolu kardeşliğinin, partileri durmadan kapatılan ve dağa çıkmaktan başka hiç bir "meşru" yol bırakılmamış kürtlerin dramını ortaya sermiştir. politik kördüğüm gibi görünen sorunların da aslında bir adet doğru soru ve bir adet içten yanıt ile nasıl billurlaştığını da gösteren çarpıcı bir örnek aslında. elbette görmek istemeyenlere değil sözümüz çünkü görmek istemeyenden daha körü yoktur!
muro, bu toplumun yarattığı bir şiirdir. kurtlar vadisi'nde yazılmış belki de en içten şiirlerdendir. kıro diyerek kürtleri, tavşan geliyor diyerek alevileri, ermeni dölü diyerek ermenileri, tüm azınlıkları aşağılayarak yıllarca 'mutlu' yaşadığımız bu coğrafyada birilerenin mutlu olmadığını söylemesine kızıyoruz, anlamak istemiyoruz. onlara zorla mutlu olduklarını söylüyoruz, söylemezlerse okul yoluyla, disiplinle, silah zoruyla, cop zoruyla kışla terbiyesi, hapishane hücresi vererek söylettiriyoruz. oysa muro'ya ön yargısız baksak bir çok sorun çözülecek ve rahatlayacağız. bu toplum da rahatlayacak. o zaman türk milliyetçiliğinin şiddet tutkusunu, kendi beğenmişliğini, bundan dolayı yol açtığı, kördüğüme çevirdiği sorunları daha net göreceğiz. üstelik buna çözüm diye kimi kürt milliyetçilerinin önerdiği bir diğer kendini beğenmişlik ve şiddet sarmalını da görme, eleştirme ve aşma şansımız olabilecek. unutmayalım ki milliyetçilik milliyetçiliği doğurur.
iyi şiirler katmanlıdır, her dizesi birilerine seslenir mutlaka ya da her isteyen kendine göre bir şeyler bulur oradan. o yüzden çok seveni vardır. nefretler de aslında sevgi katmanı içinde anılabilir, ya da tersi...
muro'nun da hem çok sevilmesinin hem de ona kızılmasının altında belki de toplumumuzun naifliği, çocuksuluğu, içtenliği vardır ve türk milliyetçilerinin okulla, kışlayla, kahveyle; kürt milliyetçilerinin de silahla, şiddetle bozma çabalarına rağmen belki de anadolu kardeşliğinin, bölünmeden bu topraklarda barış içinde yaşamasının tek yolu da bu naif sevgiye tutunmaktır.