1099 yılında kudüs haçlılar tarafından işgal edildikten yaklaşık 20 yıl sonra, hugh de payens önderliğinde kurulan birlik. kurulduktan 10 yıl sonra papalık tarafından resmi olarak tanındılar.
9 kişilik grubun amacı, kudüs'e gelen hristiyan hacıları korumaktı. bu uğurda yoksulluk, bakirlik ve itaat yemini ederek, aziz Augustinus'un yasalarına bağlı şekilde yaşamaya başladılar. papalık tarafından da resmi olarak tanındıklarında, Sistersiyen tarikatı'nın kurallarını yenileyerek kendilerine ait bir tüzük oluşturdular. bu gelişmeyle beraber yavaş yavaş tanınmaya da başladılar.
tüzükte, nasıl ve ne zaman dua edileceği, yemek yeme adabı gibi detaylı konulardan, kimlerin birliğe katılabileceği ya da kimlerin birlikten atılacağı gibi işleyişe yönelik kurallara kadar birçok madde bulunuyordu. ayrıca sessizlik de önemli bir konuydu ve fazla konuşmamak gerektiğine dair görüş birliği içerisindeydiler.
avrupa'da ve kutsal topraklarda, ülke sınırlarından serbestçe geçme, papa'dan başkasına hesap vermeme, vergi ödememe gibi ayrıcalıklara sahiptiler. hacıların mal ve paralarını korumak için modern bankacılığın temelini atmışlardı. sayılarının 2000'e kadar çıktığı dönemler olmuştu.
sayıları ve kuvvetleri gittikçe artsa da, hayatlarındaki bir dönüm noktası işleri istemedikleri bir yöne doğru yönlendirmeye başladı. 13. yüzyılın sonlarına doğru, oldukça yüklü şekilde kendilerine borçlanmış olan Fransa Kralı IV. Philippe, hem borçlarını ödememek hem de tapınakçıların malını ellerinden alabilmek için şövalyeleri kafirlikle ve eşcinsellikle suçlamaya başladı. papa'ya da yargılanmaları için baskı yaptı ve sonunda isteğine kavuştu.
baba - oğul - kutsal ruh görüşünü tartışmaya açtıkları gerekçesiyle sapkın olarak nitelenerek vatikan tarafından lanetlendiler. böylece mallarına el koymak ve görüldükleri yerde yakalanmak konusunda bir serbestlik doğmuş oldu. özellikle fransa'da yakalandıkları yerde cadı oldukları iddiası ile yakıldılar.
özellikle büyük üstatları Jacques de Molay'ın yakılarak öldürülmesinin, sağ kalıp yer altına inmiş olan tapınakçıların intikam yeminleri etmesine neden olduğu ve bugün masonlar olarak bildiğimiz topluluğun da, tapınakçıların devamı olduğu söylenmektedir.