Ben ki, bekçiler bekçisi, kollukları kolcusu hükümdarlara oy veren hükümetin mahalledeki gölgesi, Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Dulkadir Vilayeti’nin ve Diyarbakır'ın ve Suriyelilerin mahallelerinde ki, yüce atalarımızın ezici postalları yürüdüğü ve benim dâhi ateş saçan düdüğümle gezindiğim nice diyarın bekçisi ve bostancı torunu, yeniçeri oğlu, bekçi’yim. Sen ki, mahallede bulunan halktan basit bir kişisin. Vatandaşın sığınma yeri olan kapıma, adamın ile e devletten şikayet gönderip, mahallenin hırsız istilâsına uğradığını, hâlen evde olduğunuzu bildirip, kurtulmanız hususunda bu taraftan yardım ve medet istida etmişsiniz (istemişsiniz). Her ne ki demiş iseniz benim yüksek katıma arz olunup, teferruatıyla öğrendim. Vatandaşın mağlup olması ve gaspı tuhaf değildir. Gönlünüzü hoş tutup, hatırınızı incitmeyiniz. Bizim ulu ecdadımız, daima hırsızı kovmak ve mahallelerde devriyesi atmak için uykudan geri kalmamıştır. Biz dahi onların yolundan yürüyüp, her zaman mahalleler ve kuvvetli bayırlar çıkıp gece, gündüz postalımız bağlanmış ve düdüğümüz kuşanılmıştır. iç işleri bakanlığı hayırlar müyesser eyleyip meşiyyet ve iradatı neye müteallik olmuş ise vücuda gele. (iç işleri bakanlığı hayırlar versin ve iradesi neyse o olsun.) Bunun dışındaki vaziyet ve haberleri mahalle karakoluna sorup öğrenesiniz. Böyle bilesiniz.