ilk zamanlarda sadece hayatta kalmaya odaklanmış olan insanlar sonraları daha üst düzeyde ve çeşitlilikte önceliklere sahip olmuşlardır. Bu değişen ve artan öncelikli ihtiyaçların karşılanması için çok daha fazla çeşitte ve miktarda ürün elde edilmesi adına daha fazla zaman gerekliydi. Öyle ki kişiler bu işleri sadece gün ışığının olduğu saatlerde tamamlayamaz, ya da gerek kendilerine gerekse sosyal paylaşımlara iş dışında yeterli vakti ayıramaz hale gelmişlerdir. Dolayısıyla bütün bu iş dışında kalan eylemlerin gerçekleştirilebilmesi için de ışığa ihtiyaçları vardı. Bu yeni durumun getirmiş olduğu zorunluluk dolayısıyla karanlığı yenmek adına pek çok yol denenmiştir. Meş'ale ile başlayan karanlığı yenme savaşı 1800'lerin başında yağ kandilleriyle devam etmiş ve 1879'da Thomas Alva Edison’un ampulü icadıyla insanoğlu bu savaşta en büyük zaferini kazanmıştır.
Ampul Fransızca “ampoule” kelimesinden gelmektedir. Ampul, elektrik akımıyla temas ettiğinde akkor durumuna gelerek ışık yayan içinde argon gazı bulunan armut biçimli cam şişedir. Ampulün içinde çok ince biçimde tasarlanmış filaman adı verilen, genelde volframtungsten metalinden yapılmış, iki ince destek çubuğu ile tutulmakta olan bir tel bulunur. Bu telden geçen elektrik akımı bu teli aşırı derecede ısıtır ve sonuç olarak tel ışık yaymaya başlar.