covid 19

entry634 galeri
    56.
  1. bayılıyoruz komplo teorilerini dinlemeye, çünkü hikâye gibi, film gibi geliyor bize, ama en önemlisi vicdan yükümüzü azaltıyor. "vaay, demek amerika’nın işiymiş hepsi!" diyorsun ki ben mağdurum. ya da “çinliler yüzünden oldu bunlar, allah hepsinin belasını versin!” diyorsun ki ben masumum. değilsin kardeşim, ben de değilim.

    yunus parkları var mesela, kocaman denizlerdeki yunusları avlayıp havuza tıkıyor, sonra da müzik açıp alkışlar eşliğinde onlara çember çevirttiriyoruz. kısa bir süre sonra 10 yunustan 9’u ölüyor.

    yunus 'parkı' , hayvanat 'bahçesi' bunlar hep kelime oyunu. hayvanat bahçesi dediğin şey hayvan hapishanesidir aslında. aptal turistler selfie çeksin diye kaplanları uyuşturucuyla bayıltıyorlar orada. ya da sirkleri bir düşün, filleri sopayla döverek 'terbiye' eden, ayıları ateş üstünde dans ettiren ya da 'kültür' ayağına boğaları şişleyerek "olley!" diye bağıran, horoz dövüştüren, köpek dövüştüren biz değil miyiz?

    bir laf vardı, “şayet hayvanların bir dini olsaydı, şeytanı insan şeklinde tahayyül ederdi.” diye. işte aynen öyle!

    fotoğraflara bakıyorum, kanada'da geyikler caddelerde dolanmaya başlamış ya da venedik'te gondolların istila ettiği kanallarda balıklar ve kuğular görünmeye başlamış. mevzu sadece hayvanlar da değil, uzay ajansları'nın çektiği uydu fotoğrafları var, çin’de herkes eve çekilince hava kirliliği %25 oranında azalmış. önümüzde ise hala küresel ısınma tehditi var.

    velhasıl, insanoğlu olarak dokunduğumuz her yeri kuruttuk. ekosistemi tükettiğimiz gibi hayvanların da doğasını bozduk. bu yüzden hazır bütün dünya eve kapanmışken, “şimdi n’apacağız?” diye düşündüğümüz kadar “dün n’apmıştık?” diye de düşünmeliyiz.

    hepimiz birbirimize bağlıyız. o meşhur afrika'da kanat çırpan kelebeğin, kuzey amerika'da yarattığı kasırgayı yaşıyoruz. ‘evde sıkılıyorum yeaa’ diye söylenirken evsizleri düşünün, karantinadayken yıllardır abluka altında olan filistin’i düşünün. sevdiklerinizden ayrıyken, riske atmamak için onlara sarılamazken mültecileri, depoladığınız yemekleri pişirirken afrika’daki çocukları düşünün. hepimiz birbirimize bağlıyız ve bu yüzden bütün bu olanların tek bir suçlusu yok. hiçbirimiz masum değiliz ve ya birlikte yaşamayı öğreneceğiz ya da hep beraber yok olacağız.

    entryi biraz da güzel şeylerden bahsetmek adına kathleen o’meara'nın 156 yıl önce yazdığı bir şiirle bitirmek istiyorum:

    "ve insanlar evde kaldılar,
    kitap okudular, dinlendiler.
    sanat yaptılar, oyun oynadılar
    ve yeni varoluş yollarını öğrendiler.

    durdular.

    daha derinden dinlediler.
    biri meditasyon yaptı,
    biri dua etti,
    biri dans etti,
    diğeri kendi gölgesini keşfetti.
    insanların düşünceleri değişti.

    iyileştiler.

    cahilce, tehlikeli, anlamsız ve vicdansızca yaşayan insanların yokluğunda
    dünya iyileşmeye başladı.
    ve tehlike sona erdiğinde
    insanlar ölüleri için ağladılar.
    ve yeni kararlar aldılar,
    yeni bir dünya hayal ettiler,
    yeni yaşam biçimleri yaratıp
    dünyayı tamamen iyileştirdiler.

    tıpkı kendilerini iyileştirdikleri gibi."

    kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=HOXEqebFGXk

    arakçı yazardan ekşi'den jz'ye selam!
    5 ...