karantina günlerinde şiir

entry10 galeri
    7.
  1. "Bu bir türkü:- 
    toprak çanaklarda 
    güneşi içenlerin türküsü! 
    Bu bir örgü:- 
    alev bir saç örgüsü! 
    kıvranıyor; 
    kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor 
    esmer alınlarında 
    bakır ayakları çıplak kahramanların! 
    Ben de gördüm o kahramanları, 
    ben de sardım o örgüyü, 
    ben de onlarla 
    güneşe giden 
    köprüden 
    geçtim! 
    Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi. 
    Ben de söyledim o türküyü! 

    Yüreğimiz topraktan aldı hızını; 
    altın yeleli aslanların ağzını 
    yırtarak 
    gerindik! 
    Sıçradık; 
    şimşekli rüzgâra bindik!. 
    Kayalardan 
    kayalarla kopan kartallar 
    çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını. 
    Alev bilekli süvariler kamçılıyor 
    şaha kalkan atlarını! 

    Akın var 
    güneşe akın! 
    Güneşi zaptedeceğiz 
    güneşin zaptı yakın! 

    Düşmesin bizimle yola: 
    evinde ağlayanların 
    göz yaşlarını 
    boynunda ağır bir 
    zincir 
    gibi taşıyanlar! 
    Bıraksın peşimizi 
    kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar! 

    işte: 
    şu güneşten 
    düşen 
    ateşte 
    milyonlarla kırmızı yürek yanıyor! 

    Sen de çıkar 
    göğsünün kafesinden yüreğini; 
    şu güneşten 
    düşen 
    ateşe fırlat; 
    yüreğini yüreklerimizin yanına at! 

    Akın var 
    güneşe akın! 
    Güneşi zaaptedeceğiz 
    güneşin zaptı yakın! 

    Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk! 
    Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız, 
    toprak kokuyor bakır sakallarımız! 
    Neş'emiz sıcak! 
    kan kadar sıcak, 
    delikanlıların rüyalarında yanan 
    o «an» 
    kadar sıcak! 
    Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak, 
    ölülerimizin başlarına basarak 
    yükseliyoruz 
    güneşe doğru! 

    Ölenler 
    döğüşerek öldüler; 
    güneşe gömüldüler. 
    Vaktimiz yok onların matemini tutmaya! 

    Akın var 
    güneşe akın! 
    Güneşi zaaaptedeceğiz 
    güneşin zaptı yakın! 

    Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor! 
    Kalın tuğla bacalar 
    kıvranarak 
    ötüyor! 
    Haykırdı en önde giden, 
    emreden! 
    Bu ses! 
    Bu sesin kuvveti, 
    bu kuvvet 
    yaralı aç kurtların gözlerine perde 
    vuran, 
    onları oldukları yerde 
    durduran 
    kuvvet! 
    Emret ki ölelim 
    emret! 
    Güneşi içiyoruz sesinde! 
    Coşuyoruz, 
    coşuyor!.. 
    Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde 
    mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor! 

    Akın var 
    güneşe akın! 
    Güneşi zaaaaptedeceğiz 
    güneşin zaptı yakın! 

    Toprak bakır 
    gök bakır. 
    Haykır güneşi içenlerin türküsünü, 
    Hay-kır 
    Haykıralım!"
    Nazım Hikmet
    8 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük