ölümün anlamsızlığı

entry5 galeri
    3.
  1. Koca bir et yığınının içinde tek başıma olduğumu uzun zaman önce kabullenmiştim ve bu yüzden “anlaşılmıyorum, kendim gibi birini bulamıyorum” gibi dertlerim yoktu fakat savunmasız olduğum gerçeği yüzüme her defasında tokat gibi çarpıyordu. Aksini iddia etsem de ruhumun bedenimin içinde tutsak olduğunu muazzam bir şekilde hissediyordum ve o kafesi taşırken her geçen gün yükümün biraz daha ağırlaşacağını biliyordum. Ruhum hasar aldıkça kafesi parçalama isteğim de gün yüzüne çıkıyordu. Kendimi zapt ettikçe boğuluyordum. O kafesten çok daha sağlam materyallerim vardı ve nefes almak için kendime yer açmak zorundaydım. Fakat unuttuğum bir gerçek vardı: Kafes bana ait olsa da bu kafesin bir anahtarı vardı ve anahtarın sahibi ben değildim. Kilit hep orada duracaktı ve kafesi paramparça etsem de hiçbir zaman o anahtara sahip olamayacaktım. Ne ben, ne de bir başkası. Bu ilahi gücün altında bir kez daha ezildim. Ölmenin de yaşamak kadar boş olduğunu bir kez daha idrak ettim.
    2 ...