esasen bu yeni bir şey değil, tabi tam seçim öncesi televizyonda böyle bi açıklama yapınca daha bi tartışılabilir hale geldi kendisi ama bu zaten TKP'nin programında yıllardır bulunan bir şey.
stalinizm meselesiyle bu aslında oldukça bağlantılı, yalnız stalinizm derken "tek ülkede sosyalizm"i kastediyorum. küba veya vietnam'daki gibi özünde ulusal kurtuluşculuk yatan sosyalizan bir hareketin iktidara geçmesi durumunda -ki bu durumda bu hareket TKP oluyor- dışarıdan gelecek olan saldırılar için kendinizi korumak zorunda kalırsınız -ulusal çapta olmayan herhangi bir devrim içinde esasen bu hala temel bir problem. bunun tek yolu da güçlü bir ordudur. sosyalist bir hareketin profesyonel ordu oluşturmak gibi bir imkanının olmadığını ve idelojik açıdan da zaten buna karşı olduğunu düşünürsek, tek çare bugünde gördüğümüz bildiğimiz anlamda ulusal bir ordu. manzara bu olduğu zaman nüfusun yarısının fonksiyonunu cepheye mermi taşırken helak olmakla sınırlandırmak istemiyorsanız, askerlik eğitimini kadınlara da yaymanız gayet mantıklı olacaktır diye düşünülebilinir. ama şu an tabi stalinist-ulusal kurtuluşcu bir perspektiften bakarak söylüyorum bunu, kendi içinde bir mantığı vardır belkide demeye çalışıyorum, faşizm demek olmadığını söylemeye çalışıyorum. zaten bu çerçevede olaya baktığımızda militarizm sorununun aşılmadığını açıkça görürüz. militarizm gibi konuyu bu coğrafyada olup da bu kadar sığ yerlerden ele alan birisidir demek ki aydemir güler.
ve yinelemek istiyorum bu sorun bana kalırsa bir komünist partinin ya da herhangi bir şekilde önderlik iddiasındaki bir örgütün altından kalkabileceği iş değil.
aydemir güler'in bu lafı zaten biraz yersiz olmuş...