george wilhelm friedrich hegel

entry137 galeri video1
    128.
  1. Hegel sıkça “Avrupa merkezci” olmakla suçlanır. Walter Jaschke, böyle bir suçlamanın erken 19. yüzyıl filozofu olan Hegel için “anakronik” olduğuna ve bu iddianın “ayrıca hiçbir şekilde isabetli” olmadığına dikkat çekmiştir. Jaschke, bu kaba suçlamayı reddederken hem Hegel’in çağına işaret etmektedir hem de onun felsefesinin içeriğine dayanmaktadır. Hegel’e yönelik bu suçlamaya önce onun felsefesinin içeriği bakımından bakmak istiyorum.

    Hegel’in felsefesinin “Avrupa merkezci” bir felsefe olduğuna dair yanılsama genellikle onun dünya tarihinden felsefi bir anlam kazanma çabasına giriştiği "Dünya Tarihi'nin Felsefesi Üzerine Dersler" başlığı altında verdiği derslerinde ulaştığı sonuç ile ilgilidir. Bilindiği gibi Hegel, insanlık tarihinin kökenine kavramın geniş anlamında Doğu dünyasını yerleştirirken en üst uğrağına Batı dünyasını yerleştirmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Fakat bu büyük bir yanılsamadır, Gerçekten de Hegel’in söz konusu Dersler’inde “dünya tarihi Doğu'dan Batı'ya gitmektedir çünkü Avrupa dünya tarihinin kesin sonudur” gibi ifadeler az değildir. Fakat bu tür belirlemeler Hegel’i ve felsefesini dolaysız bir şekilde “Avrupa merkezci” yapmamaktadır. Bilindiği üzere Hegel genel olarak bir tarihçi gibi dünya tarihi yazmamaktadır. O, daha çok, bir filozof gibi dünya tarihinin felsefesini yazmaktadır. Eş deyişle Hegel dünya tarihinin “amacını” (Zweck), yani dünya tarihinin felsefi anlamını yazmaktadır. Hegel tarihi insanlığın içinde bulunduğu özgürlük halinin ve bunun dışa vurduğu özgürlük bilincinin dışa vurumu, “tinin” (Geist) kendisini göstermesi olarak kavrar ve tarihin hedefi (Ziel) sürekli gelişen ve giderek daha çok mükemmelleşen bir özgürlüğün halinin kuruluşudur. Hegel, son derece karmaşık ve çelişkilerle dolu dünya tarihini birbirini takip eden dört aşamaya ayırır. Bu farklı aşamalar aynı çağda iç içe, yan yana olabilir. Bu aşamaların bazıları artık tamamıyla geçmişte de kalmış olabilir. Hegel, tüm bu karmaşaya karşın, insanlık tarihinin ilerleyişinde takip edilebilecek genel çizgi görmektedir. Bu ilerleyiş insanlığın farklı çağlarda oluşturduğu birikerek ilerleyen özgürlük durumuna göre tanımlanmaktadır. Rönesans ve Reformasyon ile başlayan ve Aydınlanmacı çağında Fransız devriminde en gelişkin halini alan modern toplumda insanlığın özgürlük hali, tarihte şimdiye kadar ulaşılan en mükemmel özgürlük halidir. Bu nedenle tüm insanlık bu özgürlük haline yönelerek, onu yavaş yavaş genel insanlık haline dönüştürecektir. Hegel’in “tarihin sonu” olarak kavramlaştırmaya çalıştığı bununla ilgilidir.
    0 ...