allah beni yaratırken bana mı sordu

entry24 galeri
    19.
  1. bir kafir olarak mantığını anlamadığım soru.

    yaratmadan nasıl soracak? "allah herşeyi bilir" lafı külli iradeyi anlatıyor; cüz'i irade ise allah'ın kendi ruhundan insana verdiği, doğası ve tanımı gereği "özgür" bir alanı ifade eder. diyelim ki allah külli irade ile oyunun tüm kurallarını, doğumu, ölümü, mutluluğu, acıyı vs. yaratmış, bunlar içine de bu şartlar dahilinde, elinden geldiğince kendi iradesi ile karar verecek insanı yaratmış. şu halde allah cüz'i irade sahibini var etmeden o iradenin neler yapacağını kati olarak bilmez; biliyor olsa o iradenin hiçbir özgür alanı olamaz. ve cüz'i irade olmadan ne imtihan olur, ne de sorumluluk olur.

    şöyle düşünün: diyelim ki allah renk kavramını yarattı, kırmızı ve mavi diye iki tane rengi de önüme koydu, ve dedi ki "birini seç". hangi rengi seçeceğimi bilmiyor, ama kesinlikle bu iki renkten birini seçeceğimi ya da en fazla herhangi bir seçim yapmayacağımı biliyor. peki dördüncü bir seçenek var mı? benim gibi kafirlere göre var; önüme sunulmayan bir başka rengi seçmek, mesela yeşil olsun. belki inanan birine göre aslında o seçim şansım da yok; çünkü inanan kişi diyebilir ki "sana sunulan iki renk var, renk kavramını yaratan da allah. üstelik allah renk kavramını yaratmamış ve dahi önüne seçenekler koymamış olsa sen nereden "yeşil" diye renk seçeceksin?"

    ancak bu iddiaya sahip inanan bir kişinin anlamadığı da tam olarak da bu: renklerin yaratılması külli irade, allah'ın kırmızı ve mavi diye karşıma koyduğu bu iki renk de bu külli iradenin bir çeşit yansıyış, ortaya çıkış biçimleri ya da örnekleri. allah beni bu teste tabi tutarak benim oyunun içinde olmamı sağlıyor; yani ben "oynamıyorum, renk falan da seçmiyorum" dediğim zaman bile bu oyunun bir gereğini yapmış oluyorum, bu anlamda külli iradenin dışına çıkma şansım yok. ama seçim yapmamak, ya da allah'ın bana verdiği ihtimallerden başka bir renk ortaya çıkarıp onu seçmem gibi cüz'i iradeyi gösterebileceğim alanlar var. daha da sadeleştirelim: ille de bana sunulan kırmızı ya da maviyi seçecek olsam bile; yani seçimim ne olursa olsun mutlaka ve mutlaka ya kırmızı ya da mavi renk olacak olsa bile, yine de bunlardan hangisinin olacağının ben irademi kullanıp seçimimi yapana kadar bilinmiyor olması gerekir. aksi takdirde cüz'i irade diye birşey yoktur.

    şimdi ana soruya gelelim: allah yaratırken sana mı sordu? bu noktada artık olayı dinlerin allahı olmaktan çıkar ve bir an için bu irade paylaştırma işini yapanın bilinçsiz ve plansız "doğa" ya da tabiat olduğunu düşün. yani sana sorulmadan, anan ve baban biyolojik doğa kanunlarının yardım ve imkanlarıyla seni dünyaya getirmiş. burada ana ve babana hesap soramazsın, çünkü onlar sadece birer vasıta. inanmıyorsan onlar öldükten sonra hala yaşıyor olduğunu görüp anlarsın. ama biyolojik doğa kanunları ötesinde bir saniye bile yaşayamazsın, yani içine gömülü olduğun "var olma" durumu için biyolojik kanunlara hesap sormak zorundasın. ancak biyoloji seni ortaya çıkarmasa bu soruyu sorma şansın olamazdı. daha da ötesi, biyoloji seni insandan başka bir canlı olarak var etmese yine bu soruyu soramazdın, çünkü böylesi sorgulamaları yapmak sadece insana mahsustur.

    ve insan olarak hepi topu iki tane aşaman var: yok olmak ve var olmak. her ikisini bir şekilde yaşamaya mahkumsun, inansan da inanmasan da, istesen de istemesen de, sorsan da sormasan da, seçsen de seçmesen de. üstelik, insan olarak seni bu evrende farklı ve yalnız kılan bir hadise daha var: bu gerçeği "bilme"ye mahkumsun, kabul etsen de etmesen de...

    eğlen şimdi.
    1 ...