Umursamazlığının, isyankar ve sert dilinin altında yatan sebepler vardı bukowski'nin;
O da yıllar boyunca babasından gördüğü şiddet ve yediği dayaklardı.
Gençliğini Mutsuzluk ve umutsuzlukla geçirmiş, o günleri kazandığı her kuruşu içkiye yatırarak unutmayı denemişti.
Nihayetinde onun tarzı da buydu;
Okurlarını argoyla ve boş vermişlikle tavlıyordu.
Gün gelip de sözlerinin insanların sosyal medya platformunda birbirine giydirme malzemesi olduğunu görse,
Belki yaşadığı hayatın ona kazandırdığı bu dilin ortalıkta harcandığını görür ve yakınır, belki de her zaman yaptığı gibi hiç umursamazdı;
Kim bilir?