türkmen aşiretleri

entry3 galeri
    1.
  1. 1499-1502'de yaşanan Venedik harbine son verme gereği, Toros dağlık bölgesindeki yoğun göçer kabilelerin oluşturduğu tehditten ileri gelmiştir. Osmanlılar, Yörükleri Anadolu'dan gruplar halinde Rumeli'ye geçirmiş yahut parçalayarak küçük obalar halinde birbirinden uzak bölgelere yerleştirmişlerse de Türkmen göçerlerinin büyük kısmı Toroslar'da, Teke'den Maraş'a kadar hala hakim durumda idiler ve Karamanoğullarından iran'a kaçıp sığınmış olanların tahriklerine yahut Suriye'den gelen kışkırtmalara uyarak Osmanlı idaresine karşı zaman zaman ayaklanmaktan geri kalmıyorlardı. Bu sürekli huzursuzluğun derin sosyal nedenlere dayandığını görüyoruz: Osmanlı Devleti merkeziyetçi bir devlet haline gelince, bu Türkmen aşiretlerinin hareketlerini gittikçe daha çok kontrol altına almak istemiş, vergi tahrir defterlerine geçirmiş, miktarı az olmakla beraber vergileri düzenli almaya çalışmıştır. Boy beyleri idaresinde bağımsız bir hayat süren ve hayvancılık ekonomisinin gereklerine uyan bu aşiretler, merkezi idareyi dayanılmaz bir baskı ve zulüm idaresi olarak hissediyorlardı. Onların, devletin vergi defterlerine yazılmaktan kaçmaya çalıştıklarını, "haymâne" veya "hâric-ez-defter", yani defterde kaydı olmayan reâya sıfatıyla serbest dolaştıklarını biliyoruz.
    Dulgadir Türkmenleri, kendilerini tahrire gelen devlet memuru ve adamlarını bir gecede yok etmişlerdi. Bazı aşiret beyleri, hala "Osman oğlu" diye andıkları Osmanlı hükümdarlarını kendilerine denk sayarlardı. Osmanlı Devleti, tarım ekonomisine dayanan, büyük gelir kaynakları çiftçi kitlelerinin üretimine bağlı bir devlet sıfatıyla, göçerlerin mevsimlik göçlerine karışıyor ve yaptıkları zararlara karşı cezalar koyuyor, yağmaları şiddetle cezalandırılıyordu.

    Özetle yörükler, kendi ekonomik faaliyetlerini ve hayat sahalarını kısan, aşiret hukukuna ve adetlerine önem vermeyen Osmanlı rejimini bir baskı rejimi olarak görüyorlardı.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük