noch ein bisschen licht

entry2 galeri
    1.
  1. 1
    köle
    efendi ve köklerin hükümdarı engin toprak
    işte böyle bilcümle senin için yenileniyorum
    devrimin borçlu sırtında açan bahar soyuna

    2
    belâ bir çağ kargışlıyor sabahı
    dört kardeş yaprağın buluştuğu tuz yelkeni
    renoir’de kadınca yalınlaşmak istiyorum kankızıl
    sularına
    şu tenimdeki çentikleri birer ikişer silmek
    büyüsünü yitirmiş bir çocuğun ıslak kirpikleriyle
    işte böyle bilcümle bunun için açıyorum göğün ağzını

    3
    zaman yanılsanmış bir ihtilâlin seyir defterinde
    insan miğferli kadı’nın akrebinde soluyunca
    çiçek şarapnel gibi açar tende
    kemik hançer yarası alır
    ki en ongun odur sabır denen illette

    4
    hünerli bir kadının
    erdemli her kadının kapanarak gözlerine
    kayan bir ışık yumağı gibi gideceğim elbet
    viraneliğin susku’nun ve ölümün serin koynuna

    yağmur dindiğinde annenin özü
    renk bittiğinde babanın sözü
    her ışık huzmesinde kardeşin yüzü vuracak
    yalnızlığa çürüyen maveraya

    orada işte ılık bir ırmak fışkıracak
    rüzgâr gümbürtülü keman serinliği

    5
    seçildim diyorum sivil itaatsizliğin gizli seyrine
    yanılıyorsam mumyalayın içimdeki uçurumu
    bariyerleyin kimseler düşmesin
    metale kazınan makus talihe
    unutuldum diyorum yaralı göçün yorgun dizelerinde
    yanılıyorsam ilahiler okuyun
    vardiyam kekeme bir acıyla tükendiahir azizenin dikenli gülistanlığında

    6
    tragedyanın çıldırtan kanlılığında
    seyirci olmak da oynamak en çok susarak
    yanılıyorsam çarmıha gerin
    tecrit olduğum yamaçta
    dilimi hissetmiyorsam
    kaburgamda sıkışmış darp izleriyle
    sınana sırtlana uyuşturulduğum bu yaşamakta
    kanımı kurutun ruhumu bütün çocuklara bölün

    ölüm ki en bilge suskunluktur dünya denen batıkta

    7
    kimseye söylemeyeceğim söz veriyorum
    vurulduğumu şiirden başka
    içimde körüklenen bu yalım özü
    sırtımdaki bastonsuz dağ kimi yurt bildi kimi kurt
    bilmeyeceğim aşktan başka

    8
    lavanta kokulu menekşe ve uzun kollu erguvan
    nerede diyeceğim yıldız kokusu ışık biraz daha ışık *
    detone olmuş bir ses gibi
    her şeyin geçkinliğine kilitleneceğim
    ekim bıkkın bir yaşamak gibi redifini arayacak
    ve bütün bıçkınlığımla doğmayacağım bir daha
    yirmi yedinci vuruşunda hasat zamanının

    9
    küçülen kast engin aşk
    dilde biriken kutsî maharet: yanılsama
    tek doğurgan anı
    sol göğsünde gecenin ödünsüzce saklananı

    hünerli bir kadının
    erdemli her kadının kapanarak gözlerine
    kayan bir ışık yumağı gibi gideceğim elbet
    viraneliğin susku'nun ve ölümün serin koynuna

    10
    uykulu gözlerle gelip posta arabası
    binlerce dost kızılderili çıkıp kankızıl sular
    sanrısından
    falçata gibi sıyırarak kabuğunu toprağın tırnaklarıyla
    doğumun yeni sancısını avuçlayacak
    ve merhaba çocuk diyecek

    diri ses uzunca beklenen ari nefes merhaba..!

    azad ziya eren
    0 ...