hayat bir grevdi surekli kirilan

entry1 galeri
    1.
  1. evrenin bütün kıygıları zenci bir tenin sırtında
    patlayan kırbaç gibi balkıdıkça;
    sustuk sustuğunuza benzer
    biraz fazla sıkarak vücudun dişlilerini

    tiner koklayan bir kuşun iki kanat arası uzadık
    ağır yalnız ve en yukarıya kadar güvensiz

    "kendini anlatmalıdır herkes"
    gülümseyişinin rengini kan gülü
    anlatacak neyimiz kaldı
    söyleyecek kimimiz uzak ve yakın
    tuttuk sonu geldi
    kavradıkça gelişen kaslarıyla ayrılığın
    temmuz uzak solgun bir çocuğun eylülü içerdeydi
    şehirler bitirmiştik
    yürüyorduk en uzağına zayıf köylerin

    safran ve katran aynıydı; dilimizle bilmiştik
    büyüyorduk tapınağa doğru: kanayan toprağa

    bilinir ki ortadoğu şehrinde
    kolayına çıkmaz sokağın en sevileni ölüyse
    beyaz bir kolanmışçasına yağar günün bütün yağmurları
    giden su kalan toprak olur
    turunç kapta açlık gibi kalın örgüsüyle tıkırdar zaman
    manastır gülistanında kanayan sabır taşı
    kahır köpürmesi çark inlemesi
    şafak söker gece diker diye bütün sökükleri
    işte öyle sevdim

    bağlanacak biri kurulacak sevgi kalmasın
    barınaksız son güzellik de utancın kamçısıyla
    yaralansın için ışık söndü kör kaldık
    yine de mersinler sardı bütün çocuklarımızı
    prusya mavisi gök ender rastlanan bir sevgiyle sızdı

    ne yazık nefretle uyanmak ve bir o kadar seninle hür
    mum ölür aşk kalır şarkı söyleyen cüssesiyle
    kaplar beni küçük dudakların
    göğsünde yükselir en güzel devrim şiiri

    sustuk sustukları gibi
    şehir bitti köy kaldık yitik bir savın hâlâ ılık teninde
    taşla
    tortuyla
    ve mızrakla sakat bırakılmış bir ütopyanın
    son sözleriydik: hayat bir grevdi sürekli kırılan
    birer grevdi gözlerin *
    0 ...